Değişen sadece fail
12 Eylül askeri darbesinden bu yana 44 yıl geçti. Bu darbenin ektiği kötülük tohumları ürettiği zehirli bitkiler hala yaşıyor. Hala bu darbenin, darbecilerin anayasasının pek çok hükmü altında yaşıyoruz
Bu askeri darbenin bilançosu gerçekten çok ağırdır.
Toplumsal ve siyasal bellekte ciddi bir yer tutar.
12 Eylül, işkenceleriyle, idamlarıyla, kayıplarıyla, tasfiyeleriyle, ağır insanlık suçları işlemiş bir rejimdi. 18 yaşını bitirmemiş çocukların asıldığı, hapishanelerde insanlara dışkı yedirildiği, "besleyecek değiliz ya, asarız" sözünün şiar olduğu bir rejim...
O gün bugündür Türkiye'de ne toplum, ne siyaset, ne basın, ne yargı 12 Eylül rejimiyle yüzleşebildi.
Belki, darbeci generallerden hayatta kalanlar sadece anayasal düzeni yıkmaktan yargılandılar.
Gelin görün ki, insanlığa karşı işlenen suçların üzerine sünger çekildi. Türkiye, Arjantin, Şili gibi bile olmadı.
Madalyonun siyasi, kanuni yüzü de vahimdir
Darbe sadece o anı vurmadı, ülkenin geleceğini de ipotek altına aldı. Korkunç bir anayasal düzen öngördü. Siyasi Partiler Yasası'ndan Sendikalar Yasası'na ülkenin 11 ciltlik mevzuatını elden geçirdi, hak ve özgürlükleri, güvenlik karşısında istisna haline getirdi, kurumsal özerlik fikrini yok etti.
Üzerinden bunca yıl geçmesine, 1987'den 2017'ye kadar 19 değişiklik görmesine rağmen hala arınamadık 12 Eylül anayasasından ve ideolojisinden. Bu değişiklerin (HSYK düzenleyen madde hariç 25 maddeyle) en önemlilerini sağlayan 2010 referandumunun bugün yerden yere vuruluyor olması, o referandumda "evet" diyenlerin "simgesel sanık" sandalyesine oturtulması demokrasi kültürümüz bakımından son derece manidardır.
Neden zor ve az değiştiğimize işaret eden bir zihniyet göstergesidir.
Hakim siyaset anlayışı da bunu besler.
12 Eylül milli güvenlik ideolojisinin en kritik düzenlemelerinden biri, 1983'te çıkarılan 2945 sayılı Millî Güvenlik Kurulu Kanunu'ydu, örneğin. Kanunun 2. maddesi, millî güvenliği, 'Devletin anayasal düzeninin, millî varlığının, bütünlüğünün, siyasî, sosyal, kültürel ve ekonomik dâhil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanması' şeklinde tanımlardı.