Ukrayna'ya göç edecek leylekleri kimler ağırlayacak

"Leyleği havada görmek" deyimi her ne kadar çok gezenler için kullanılsa da bugünlerde leyleği hepimiz havada görebiliriz.Kah bulutların arasında çırpan siyah beyaz kanatlar halinde kah göğün maviliğinde arkaya uzatılmış çırpı ayaklar halinde leylekleri görüp göçüne şahit olabiliriz.Leyleklerin ülkemize göçü cemrenin, havaya, suya ve toprağa düştüğünün de habercisidir.Her ne kadar mart kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırsa da leyleklerin gelişiyle kışın en azametli günleri pılısını pırtısını toplayıp gitti. İlkbahar, karın aklığını yarıp çağıldayan derelerin kenarına çiçekler açtırdı. Tomurcuk olup İstanbul'un ağaçlarına düştü.Leylekler bize hem bir haderci hem bir müjdeci.Kilometrelerce göğü kat ederek gelen leylekler kartalları andıran ayak pençeleriyle baharın ilk karaltısını düşürdüğü derelerin, ırmakların, göletlerin, su birikintilerinin kenarına konar. Karın soğuk yüzünü terk ettiği serin toprağa leyleklerin ayakları ilk kez buluşur.Toprağın üstüne düşen böcek, kurbağa, yılan, sığ sularda çırpınan balık leyleğin ilk nimeti. Doğa, kilometrelerce yolu kat etmenin mükafatı olarak leyleğe cömert ikramında bulunur.Avlanırken leylek kadar soğukkanlı bir hayvanın var olduğunu sanmıyorum. Hiçbir şeyi umursamadan avlansa da en ufak bir hareketlilikte başını kaldırıp olan biteni gözetler. Soğukkanlılığı yılanı leyleğin avına dönüştürmüş.Ağzında yılan taşıyan leylek resimlerini her yerde görmek mümkün.Leyleklerin hayatıyla ilgili bilinmezlikler çocukluğumuzda başlar. Leylekler hayatımıza girdikçe hayatlarının muamması şehir efsanesine dönüşmüş.Ülkemizde leyleğin hacı sayılmasının hikmetini çözmesek de hacı kelimesi leyleğe yakışır bir kutsallık atfetmiş. Leyleğin kutsallığı zamanla değişmez bir gerçeğe dönüşmüş. Gizem, efsaneye dönüştükçe leyleklere olan hayranlığımız ve ilgimiz daha da artmış.Gerçi artık günümüzde leyleklere ait birçok bilgiye sahibiz. Arabistan üzerinden Afrika'ya göç eden leylekler kışı Güney Afrika'da geçirir. Mart başı Tanrı'nın bir beyaz vahyi gibi gökten aramıza düşerler.Leylekler insandan ürkmez. İnsanlar ile iç içedirler. Rahatsız edilmedikleri sürece insanlardan çekinmezler. Çiftçilerin, tırpancıların, bağ bahçe toplayan işçilerin yanında tıpkı bizden biri gibi börtü böcek toplayarak onlar da rızkını toplar.Yuvaları evlerimizin bacalarında, bahçede, direklerde hep insana yakın yerdedir. Özellikle küçük yerleşim yerlerinde herkesin gözü leyleklerin üstünde olur: Aman hacı leyleğe bir şey olmasın.Leyleklerin çocukları bıraktığı ironisi çocuklara söylendiği anda leylekler çocukların masal kahramanıdır.Çocuklar, buna inanmasa da kendilerini bazen leyleklerin gagalarında bazen leyleklerin boynuna asılı torbada hayal eder. Bacalara, pencere pervazlarına, balkonlara kendilerini bırakılmış hissederler.Masalarımızda leyleklerin kurnaz tilkilerle, vahşi kartallarla, yılanlarla olan yolculuklarında bizler hep leylekten yana tavrımızı koymuşuz. Leylekleri masalın kazanan kahramanı kılmış. Kültürümüzde leyleğe