Her yıl 1 milyon 200 bin öğrenci sekizinci sınıftan mezun oluyor. Sekizinci sınıfların da yaklaşık 1 milyonu LGS'ye hazırlanıyor. Bir milyon öğrenciden 110 bin arasında olanlar LGS'de nitelikli okul tercih etme hakkı kazanıyor. Geri kalan öğrenciler adrese dayalı veceve en yakın bir devlet okuluna merkezi yerleştirme ile kaydı bilgisayardan kendiliğinden yapılıyor.
LGS'ye hazırlanan öğrencilerin 5'lik dilime girenlerin bir kısmı yabancı özel okullara bir kısmı da nitelikli özel fen liselerine kaydoluyor. Öğrencilerin 100 bin üstü nitelikli devlet okullarına aldıkları puan dilimine bağlı tercih edip yerleşiyor.
Benim size anlatmak istediğim hem bu işi yapan bir eğitimci hem çocuklarını LGS'ye hazırlayan bir ebeveyn olarak bu sürecin gidişatının nasıl olması gerektiğiyle ilgili. Öncelike LGS neyi bilip neyi bilmediğini sorup öğrenciyi eleyen bir sınav olmadığını bilelim. Salt bilginin tek başına başarı için yaramadığını da ekleyelim.
LGS, uluslararası yapılan PISA ile denk bir sınav. PISA, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olup Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri tarafından üç yılda yapılan uluslararası bir sınav.
LGS, soru tarzı da PISA ile eşdeğer. Öğrencilerin akademik bilgi düzeyini ölçmenin yanısıra sorular üzerinden çocukların dikkatini, yoğunlaşma süresini, davranış refleksini, kavrama gücünü, okuduğunun anlayıp anlayamama durumunu, duygularını doğru yönetip yönetememe halini, heyecanı kaygıya dönüştürüp kendini strese sokup bir çuval inciri berbat mı edecek yoksa heyecanını doğru yönetip bilgi çağrışımına mı dönüştürecek sorgulamasını, ön bilgi verip verilen ön bilgiden yeni çözüm önerileri yeni bilgi kapıları oluşturup oradan süreci doğru yönetmeyi, beden dilini kullanmayı, Türkçede matematik, matematikte Türkçe tarzı sorular sorarak aynı anda hem sözel hem sayısal zekasını kullanma becerisine sahip olup olmadığını vb aynı anda öğrencinin birçok becerisini ölçüp değerlendirip bu süreci doğru yöneten öğrenciyi yüceltiyor aksi durumdaki öğrenciyi de süreçten eliyor. LGS'ye layıkıyla hazırlanan öğrenci saydığım kazanımların birçoğuna LGS sürecinde sahip olabiliyor.
Peki LGS'ye hazırlanan öğrencilere bakalım. Yaş aralığı çoğunlukla 14 olan ancak azda olsa 13 ve 15 yaşlarında çocukların da katıldığı bir sınav. Kız çocuklarının ergenlik dönemine de denk geldiğini anımsatalım. Gelin bu süreci nasıl yönetmek gerekir, nasıl bir yol izlemek lazım, nelerin ailede öncelikli olduğunu birlikte ele alalım.
SAĞLIKLI BİR ÇALIŞMA ORTAMI13-14 yaşında çocuklar hayatı bedenleriyle nesneler arasında uyum adapyasyon bulmaya çalışıyor. Dijital dünya ve animasyon ile büyüyen bu nesilde dikkat hatası hastalık boyutunda Yapacağımız çalışmaların tamamında çocukların dikkatini dağıtıp yoğunlaşmalarına engel olacak ortamlardan çocukları uzak tutma. Bu anlamda oturup ders çalışacağımız masadan saçımızın şekline kadar her davranışımız insan doğallığında olmasına özen göstermeliyiz.
Son yıllarda öğrenci çalışma masa ve sandalyesi olarak satılan döner sandalyelerden uzak durmak, burdan başlayalım. Çocukların ikide bir sağa sola dönmesini sağlayıp yoğunlaşmalarına engel olan sandalyelerden uzak kalıp sabit bir masa ve sandalye ile işe başlayalım. Masada; sabit bir kalemlik, kalem, silgi ve renkli kalemler.
Uzun saçlı çocukların ikide bir elini saçlarına götürüp dikkatlerinin dağılmasına engel olacak davranış için de lastik tokayla saçlarını bağlamalarını sağlayalım
Huzurlu ve mutlu bir uyku için yataklarının baş ucunda bulunduracağımız yaşlarına ve kültür seviyelerine yakın roman-hikayeden yarım saatte olsa okuyup uyumadan önce çocukları hayal dünyalarıyla dingin derin ve huzurun beyaz dünyası uykuya dalmalarını sağlayalım.
Didişmek; enerji, zaman, motivasyon kaybı. Didişmenin nedenleri üzerinde durup didişmeyi ortadan kaldıracak iletişim köprüleri inşa etmek. İnşa edilen tüm iletişim köprülerinin harcına sevgi güven şefkat ve merhamet duygularından bolca katmaktan geri kalmayalım. Sevgi güven gibi duygular paylaşıldıkça çoğalır. Ve insanı da olumsuz duygulardan arındırır.
KAZANMA DAYATMASIBaşladığınız yola, çocuklarınıza ille de bir okul kazanamalısın, dayatma yüküyle çıkmayın. Elbette amaç nitelikli bir okul kazanmak ancak biz sağlıklı bir iletişim çalışma güven ortamı oluşturursak elbette o çocuk bir okul kazanacaktır. Lakin demek istediğim şartları oluşturmadan okul kazanmalısın dayatması baskısı yüklemesi çocuğun sağlıklı düşünüp yol almasını engeller. Çocuğun kendi öğrenme ve duygu fıtratında ilerlemesini sağlayalım. Aksi taktirde ya bir okul kazanmazsa kaygısı sene sonu olmadan hem veliyi hem çocuğu öyle bir yıpratır ki kazanacağı varsa da kazanmaz.
EKRANDAN UZAK DURMA MÜKÂFATIEkrandan uzak durmak bir yasak değil öğrenciye verilmiş bir mükafat. Doğar doğmaz animasyon filmleriyle dijital oyunlarla çocukların durup düşünme becerileri köreldi. Dikkatleri çalındı. Bir noktaya olaya odaklanmalarına mani olundu. Yoğunlaşıp okuduğunu anlama, bir sorunu çözme, yaşadığı andan keyif alma, ebeyeni ile keyifli vakitler geçirme hallerine dijital ekran oyun ve uygulamalar ile mani oldu. Fıtratına zehir katıldı. LGS'ya hazırlanan çocukları ekrandan uzak tutmakla onları naif ve narin şair Gülten Akın'ın İLKYAZ şirinde dediği gibi Ah, kimselerin vakti yok "Durup ince şeyleri anlamaya"çalışmalarını sağlamış olacağız. İnce şeyleri düşünen hassas çocuklar dikkat, işlem, okuma hatası yapmaktan arınıp başarma konusunda daha avantajlı (yararlı, kazanımlı, üstünlüklü) duruma geçecekler. Ekranın verdiği hırçınlıktan, agresiflikten de uzak kalıp aileleriyle de sağlam iletişim köprüleri yeniden inşa edilmiş olur.
Kızım sana söylüyorum gelinim sen duy misali ebeveyn de ekran diyetine tabi olduğunu anlamıştır bu tespitimden.
EMİR CÜMLELERİEmir cümleleri kabalığın meyvesidir. Çocuklar ile kuracağımız iletişim köprülerinde emir cümlelerinden kaçınmak hem duygu ve kişiliği körpe olan çocukların kendilerini bize karşı ifade etmelerinde daha cesur kılar hem de onların körpe duygularını örselenmemiş oluruz. Empati kurup empatik olmak ironik gelse de evet onların da bir iradelerinin olduğunu düşünüp onlara rehberlik etmede ebeveyn olarak birkaç sdım önde olacağız lakin önde olup parmak sallayarak emrivakilikten uzak durmalıyız. Ne diyordu şair Cemal Süreya şiirinde "sevgilim, Ne sevap işlediysek yarı yarıya" misali denklikte bir kararlaştırma.
KELİME HAZİNESİ ZENGİNGünlük hayatta temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar Türkçe konuşan çocukların dünyası dardır. Olayları geniş açıdan ele alıp farklı bakış açılarıyla çözmekte yetersiz kalır. Kelime hazinesi ve kavrama gücü dışında olan soruları bu konuyu görmedi diye veya bu soruları nasıl
Çözeceğini bilmediği için afallayıp kalır. Afallayıp kalmakla da yetinmez o soruları yapmaması kendisinde panik strese neden olur ve yapabileceği soruları da çözemez. Nazım Hikmet'in şiir diliyle söyleyecek olursak "sen de herkes gibisin" misali ortalama bir öğrenci seviyesinin üstüne çıkamaz.
Bu sorunu çözmenin de yolu düzenli kitap okum, günlük yürüyüş yapıp düşünmek, sanat ve sporun herhangi bir dalıyla günde bir iki gün uğraşıp becerilerini geliştirmek ve bunları ifade etmek.
ÇOCUĞU ÖDÜL İLE CEZALANDIRMAK VEYA CEZA İLE ÖDÜLLENDİRMEKBiz Türkiye toplumu olarak küçük yaşta itibaren olur olmaz zamanlı zamansız bir çok davranışı ya da isteğimizi çocuklara yaptırmak için çocukları ya ödüllendirir ya da yapmayınca cezalandırırız. Bu durum öğrencilerin bilincini çıkar ya da ceza mekanizmasıyla çalışmaya iter ve doğal çalışma fıtratından uzaklaştırır. Öğrencilerin zaten birinci vazifesi okul ders ve çalışmak. Başarırken abartılı ödüller ile başarısızken verilen cezalar aynı hatanın kapısına götürür çocuğu. Motivasyon amaçlı çocuklarla değerli vakit geçirilebilir, çocuğun sevdiği yemekler tatlılar yapıp aile ortamı içinde yeyip onun bunu hissetmesini sağlamak kafidir.
Her öğrencinin çalışıp fıtratına uygun bir gelişme göstermesi gerektiği gibi çocukların da çalışmasının doğalalığında ilerlenmeli. Meyve veren ağaca meyve verdiği için ödüllendirmediğimiz gibi aksi durumda da cezalandırmayız.