Yalancının mumu

Evrensel doğruların itibar kaybettiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Geçmişten günümüze yalancının mumu yatsıya kadar yanar atasözümüz anlamını kaybetmiş olmalı ki, günümüz yalancıları yalanı sadece su gibi içmiyor aynı zamanda havasını içine çekerek sarhoş olup akıl sağlığını da kaybediyor.

Böyle bir savrulma ve garabet olmasa yalan bu kadar itibar kazanmaz ve en azından söyleyeni de mahcup ederdi. Özellikle seçim günü yaklaştıkça bu garabetin emarelerini daha yakından müşahede eder olduk. Örnekler çok fazla olduğu için birkaçını aktararak meramımı arz edeceğim.

Sosyal medyada gündemin ilk sıralarında yer alan İBB başkanı ile ilgili bir paylaşımı izleyenler ne demek istediğimi daha iyi anlarlar.

İBB başkanı kibir abidesi beden dilini de kullanarak öyle bir açıklama yapıyor ki, izleyenler merak edip açıkladığı konu ile ilgili kısa bir araştırma yapsa, konuşmalarının nerede ise hepsinin yalan olduğunu belgeleri ile görürler ama ne hikmetse körler sağırlar birbirini ağırlar türünden paylaşımları ve yorumları görünce insan bunu da mı yaşayacaktık diyor.

Yaşıyoruz maalesef.

Ülkemizde nerede ise her seçim döneminde bir kesim var ki, süreci ciddi bir gerilim ve kaos zemini oluşturma fırsatı olarak değerlendirip milli birlik ve bütünlüğümüzü iğfal etmek için de olmadık işlere imza atıyorlar.

Kimi Suriyelilere, kimi Mazlum Filistinlilere ve Gazze halkına, kimi de dinimize diyanetimize saldırmak için bu günleri özellikle seçiyor ve olmadık yalan dolanla vatandaşlarımızın kafasını bulandırmak için gece gündüz çalışıyor.

Sırça köşklerinde viski yudumlarken sosyal medyada yokluk edebiyatı yapan azmanlar bir anda ortaya çıkıyor. Konu mankenlerine oynattıkları tiyatrolar, piar ordusunun ürettiği akla hayale muğayır hezeyanlar ve troller vasıtası ile basına servis edilen asparagaslar ne hikmetse hep bu dönemlerde piyasaya dolaşıma veriliyor.

Bundan dolayı böyle kaotik günlerde sosyal ve dijital medya mecralarından allı pullu makyajlanmış maskaraların oyunlarına karşı uyanık olmamız gerektiğini sıklıkla hatırlatıyorum.

Gördüklerimizin ve işittiklerimizin nerede ise tamamını akıl süzgecinden geçirdikten sonra değerlendirmek gerekiyor.

Puslu havayı seven it ve kurt sürüsü, seçim gününe kadar daha bir gayrete gelip zayıf yerlerimizden vurmaya acımadan ve vicdansızca devam edecek gibi.

Özellikle geçim sıkıntısı çeken vatandaşlarımızın saf ve temiz duygularını iğfal etmek için oyulmadık kabak bırakmayacaklar ve akla hayale gelmez senaryolar ile karşımıza çıkacaklar.

Sessiz yığınların sillesini her seçimde yediklerinden olsa gerek bir kez daha bu kesim üzerinde fitne tohumları ekiliyor. Sessiz yığınlar dediğimiz bu masum ve mazlum kesim zaten onların da esas korkusu.