Beden dili yanıltmaz

Değerli okurlarım yerel seçimler adı üzerinde yaşadığımız şehirle ilgili yapılır.

31 mart seçimlerini genel seçim havasına sokarak duygusal ağırlıklı tercihler yapıp, ehil olmayan kişileri başkan olarak seçtiğimizde bu tercih ister istemez günlük hayat kalitemizde olumsuzluklarla karşılaşmamıza sebep olacak.

İstanbul'da yaşayan bir vatandaş olarak İBB başkanlığı seçiminde tercihimi İstanbul'a hizmet edecek aday üzerinden yapmam gerektiğini düşünüyorum ve tercih yaparken bu hassasiyet üzerinden hareket etmenin doğru olduğuna inanıyorum.

Son 5 yıl içerisinde İBB'de nerede ise hiçbir hizmet yapmadığı halde algı ticareti ve yalan üzerinden hayali hizmetler pazarlayarak durumdan vazife çıkaran bir yönetim var.

Yönetimin omurgası seçimin yapıldığı ilk günden bugüne algı ve yalan üzerine kurgulu. Fazilet durağı örneğinden başlayarak, pandemi sürecinde dünyasını değiştiren vatandaşlarımızın sayıları üzerinden oluşturulan algıları hatırlamak bile demek istediğimin anlaşılmasını sağlar.

Aklıselim galip gelsin ister ve temenni ederim. Çünkü bir 5 yıl daha mevcut iktidar ipe un sererek sadece algı ticareti ile İstanbul'u yönetmeye devam ederse, vatandaşın yaşayacağı çileyi aklımdan bile geçirmek istemiyorum.

Bugün nerede ise cinnet derecesinde vatandaşı bezdiren ciddi bir trafik kaosu var.

Bir dönem daha bu çapsız yönetimin devam edeceğini düşünmek bile bir kâbus.

Adam çok enteresan, beden dilinin açık etmesi gereken hiçbir şeyi açık etmeden tam yol ileri sloganı ile şehrimizi uçuruma doğru sürükleyebiliyor. Yalanı yalanla düzeltme becerisi sayesinde beden dili ile bazı kesimlere güven bile verebiliyor.

Tıpkı yanardöner gibi ama dönme becerisi sayesinde daldan dala atlayarak karşısındaki kitleyi harekete geçirebiliyor.

Vaat edip de yapmadığı ya da yapamadığı her şey için kılıf hazır. Sorulduğunda verilen cevaplar otomatik.

Engellendim.

Mağdur edildim.

Son günlerde bu iki kelimeye bir kelime daha eklendi.

Hatırlamıyorum.

Çok tehlikeli bir kişilikle karşı karşıyayız. Cambaza bakçılardan daha hızlı ve daha inandırıcı olmanın artısı ile bugünlere gelmiş olsa da vatandaş sanırım gerçekleri anladı ve 31 Mart'ta ipini çekerek daha fazla olmaz, dur durduğun yerde diyecek.

İletişimde beden dilinin önemini bilen bir vatandaş olarak, bu tür bir iletişim yolunun geçici başarıları olsa da orta ve uzun vadede sahibini perişan eder.

Yalan söylemek er ya da geç sahibini mahcup eder. Bu gerçeği hatırlatarak yalan söylemenin psikolojik ve nörolojik bir sorun olduğunu da söylemeliyim.

Yalan üzerine araştırmaları ile tanınan Hollandalı psikolog Aldert Vrij'in yalan üzerine bilimsel çalışmalarından elde ettiği veriler var.

Vrij özetle, yalan konuşarak başarı elde eden insanların ortak özelliklerinden en önemlisinin yönlendirme yeteneği olduğu kanısına varmış. Etkili konuşan, manülatif davranan, korku ve endişe duymadan zekice ve rahat bir şekilde yalan söyleyebilenlerin hitap ettiği kişileri inandırmanın hazzı ile de özgüven tazelediklerini gözlemlemiş.

Vrij'in başka gözlemleri de var. Yalanı su gibi içen insanların ani değişikliklere ve ortamlara kolay uyum sağladıklarını tespit etmiş ve suçluluk duygularını örtbas etmede mahir olup kendilerini iyi maskeleyerek çok dürüst bir kişiliğe sahip olduklarını göstermede de usta olduklarını yayınladığı makalelerde yazıyor.