Madem öyle, gelin böyle...

Sporun içinde Beşiktaş'la dolu bir günün son basamağındayız. Önce Akatlar'da basketbol takımını destekleyip, maçı aldıktan sonra Fulya'ya geçip, U15 takımımızın Milli Takım seçmelerine iştirak ettik. Oradan da final durağı Beşiktaş'ın futbol maçına odaklandık. Mevzubahis Altay maçını artık almamız lazımdı. Ve maç başladı. Altay aldığı taktik gereği maça önde basarak başlamayı hedeflese de ilk Beşiktaş atağından sonra geri çekilmek zorunda kaldı. Bu, biz önde oynuyoruz anlamına gelse de istediğimiz alana yayılmayı yapamıyorduk. Her zaman söylüyorum. Bire birde adam geçip, inisiyatif alacak en az iki adam lazım takıma. Yaratıcılık olmayınca, "Taaaat vermiyor ki inaaan!!" Güven'in ilk takıma girdiği sene uzaktan topa vurmalarını hep över olmuştum. Özgüveni yüksek ve isabetliydi. lk 20 dakikada iki topa vurdu, biri dağa, biri taşa... Son dakikada vurduğu da Fizan'a gitti. Ben neyi anlamıyorum biliyor musunuz. Rakip oyuncu kendi sahasından aldığı topu, bizim yarı sahamıza kadar elini kolunu sallaya sallaya nasıl getiriyor!Bu hastalık baya derin galiba!!! 35'ten sonra ceza sahası içi ve çevresinde iyi işler yapmaya çalıştık ama, O son fi nal vuruşları yok mu!!! kinci yarı, iki kritik enstantaneyle başladı. Biri Güven'in pas vermeyi düşünmediği, diğeri de ceza sahası içinde Alex'i itekledikleri an. İkisi de enteres"an"dı. 61'de korner kazandık,