Mevlânâ'ya ait;
Ey gönül! Sana bu yolu lâfla, dedikodu ile vermezler.
Yokluk kapısından geçmeden vuslat yüzü göstermezler
Onun kuşlarının uçtuğu havada kanat çırpmadıkça
Sana hiçbir zaman kol-kanat vermezler.
şeklindeki rubaîyi okuyunca, aklıma Andre Gide'in "Dar Kapı"sı (Çev. Buket Yılmaz, Timaş, 2019) geldi. Daha önce yazmıştım bu romanla ilgili. Ama Mevlâna ile yan yana okumak daha anlamlı. Çünkü "Dar Kapı", Mevlâna'nın çoğu şiirinde de görüldüğü gibi insanın beşeri aşktan ilahî aşka yükseliş sürecini anlatır. Gide, bu 'kemâl süreci'ne 'dar kapı' diyor, bir tür terbiye kapısı, irade terbiyesi, çile Mevlânâ'nın 'Yokluk kapısı' dediği şey.
Gide'in "Günlük"ünde "Bugün gözlerim kapanacak olsa Dar Kapı'nın ötesinde eserimden iz kalmayacaktır. Dikkate alınacak yalnız odur." (Günlük, Funda, 2005, s. 127) dediği romanını anlayabilmek için eserin ilk bölümünde Papaz Vautier'in İncil'den okuduğu; "Dar kapıdan girmeye çabalayın. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı büyük ve yol geniştir. Bu kapıdan girenler çoktur. Yaşama götüren kapı ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar çok azdır." (s. 24) sözlerini iyi kavramak gerekiyor.
Nedir İncil'de sözü edilen bu 'dar kapı' (La porte etroite) ya da onun zıttı olan 'büyük, geniş kapı'.. İncil'deki sûreden de anlaşılacağı üzere büyük kapı, geniş yol, herkesin tercih ettiği konfor kapısıdır; amaçsız, aşksız, emeksiz, dertsiz yol! Mevlâna'nın deyişiyle o kapı, vuslata açılmaz. Necip Fazıl'ın "Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak" mısraındaki çıkmaz sokağa çıkan 'cadde' de aynı şeydir Ya 'dar kapı'.. Mevlânâ'nın 'Yokluk kapısı' dediği, gerçek kavuşmaya, gerçek Sevgili'ye ulaşma kapısıdır o. Çetindir, zordur oradan geçmek, kalabalıkların kapısı değil, herkese açılmaz. Meselâ Mecnun'a, İsmet Özel'in deyişiyle matarasında "Tuzlu Su" olanlara, kendine "dünyada bir acı kök tadı" seçenlere, "ısmarlama bir hayatı" bırakanlara açılır.
Gide, romanında tersine çeviriyor öyküyü, ama tema aynı: Beşerî aşka, sevgiliye, tüm acıya rağmen yüz çevirmek, Tanrısal aşka dönmek; kısaca 'dar kapı'ya talip olmak. Onda dar kapı'ya talip olan Şark İslâm edebiyatının aksine erkek (Mecnun) değil, kadındır. Fuzuli'nin Leylâ'sı, Gide'de Alissa olmuştur. Jerome, talihsiz mecnun, bir dar kapı'nın önünde olduğunu nereden bilsin!.. Sevgilinin zamanla kendisine o geniş kapıyı kapatıp, dar kapıyı işaret edeceğini nereden bilsin!.. Ama Mevlâna'nın dediği gibi "Âdem'in çamuru aşk şebnemiyle yoğrulmuştur", onlarınki de öyle. Evvelâ kız kardeşinin uğruna aşkından vazgeçer Alissa, sonra o engel aradan kalkmasına rağmen, garip bir biçimde kavuşmayı değil, ayrı kalmayı yeğler. Çünkü ayrılık, içindeki aşkı diri tutar, bir tür yanmaktır bu, bir tür dar kapıdan geçmek Nitekim sevgilisine yazdığı bir mektupta "görüşmememiz daha iyi olur. İnan bana, yanımda olduğunda, seni şimdikinden daha çok düşünmeyeceğim", "seni uzaktayken daha çok seviyorum" der. Ama zordur! Mevlâna'nın bir rubaîsinde rastladım bu çetin hâle. Alissa'nın dar kapı'daki ilk evresi tam da şöyledir: