'Kurt Kanunu'

Oldukça sert, hatta yer yer kanlı bir iktidar mücadelesine sahne olmuştur yakın tarihimiz. Hâli ve istikbali inşa eden geçmiştir denir, doğrudur. Bugünkü iktidar mücadelelerinin kökeninde de tarihteki kavgalar var. Hâlâ aşamadık bu sendromu. Siyaset de tarihten, kutuplaşmayı diri tutmak için faydalanıyor, ne yazık ki!..Ben de hâle bakarken sık sık tarihe dönüyorum. Günümüzdeki siyasi kutuplaşmaların sadece hâle bakarak kavranamayacağını düşünüyorum çünkü. Nasıl psikologlar, bir hastalığın teşhisi için danışanlarının çocukluğuna iniyorlarsa, bir toplumun hastalıklarının teşhisi için de tarihe inmek gerekiyor. Çünkü meselelerin büyük bir kısmı, geçmişten intikal ediyor. Teşhis, tedavi için yapılır elbet, tarihe de o sebeple dönülür. Ama bizde tam tersi, tarih korku ve düşmanlık hissini diri tutmak için kullanılır genelde. Denk düştüğünde katalogdan bir olay çıkarır, hafızalara kini, korkuyu, düşmanı hatırlatırız. Her neyse amacım, tarihi bir kutuplaşma kaynağı olarak hatırlatmak değil! Bugünü kavramak, düşündürmek ve akl-ı selim ile mazideki çatışmaların günümüze etkisini daha fazla yara almadan savuşturmak. Tarih bilgisi, insanı düşmanlığa değil, sükûnet, şuur ve akl-ı selime götürmelidir, aksi takdirde 'dış güçler'in planlarını 'iç güç' olarak biz icra etmiş oluruz.Geçen hafta Yakup Kadri'nin "Politikada 45 Yıl"ını okurken dikkatimi şu çekmişti: Millî Mücadele, evet vatanseverlerce bir ittifak hâlinde yapılmıştı, ama hemen ertesinde ta 1960 Darbesi'ne kadar süren, sert ve yer yer kanlı bir iktidar mücadelesi de başlamıştı. Yakup Kadri de görmüş bunu ve "Kurtuluş Savaşımız sona erer ermez ön safta, orta safta, arka safta mücadeleye karışmış olanlar aralarında, zafer ganimetlerini paylaşma kavgalarını andırır bir şeref, derece ve makam rekabetine girişmişlerdir." (İletişim Yay., 2013, s. 76) demiştir. Eserin satır aralarından anlaşıldığına göre iktidar savaşı, 1923'ten itibaren Atatürk ve çevresindeki çekirdek kadro (Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti) ile eski İttihatçı kadro arasında vukû bulur. Mustafa Kemal, belki bir orta yol bulmak ya da tek meşru grubun sadece Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olduğunu bildirmek için muhalefeti -"Tevhid-i Efkâr" gazetesi başyazarı Velit Ebuzziya ile İttihat ve Terakki'nin temsilcisi Kara Kemal'i- İzmit'e davet eder. Ama bu temaslar sonuç vermez, siyasi ortam giderek sertleşir. "Politikada 45 Yıl"daki bu bölümü ve Kara Kemal'le ilgili satırları (s. 15-25) okuyunca Kemal Tahir'in "Kurt Kanunu"nu hatırladım."Kurt Kanunu", yer yer