Edgar Allan Poe'yu severim Rimbaudgillerden de ondan. Şiiri sizi alır bu dünyadan 'öte'ye, meçhule doğru çeker götürür. Bir örtüyü kaldırır, karanlıkta başka bir dünyadan fısıldar. Örneğin "Kuzgun"da (The Raven) bir gece yarısı karanlığında, düşüncelere dalmış, kederler içindeki bir âşığın ruh denizine açılır: Zaman kasvetli bir gece yarısıdır, hazin bir Aralık, "Ve mor perdelerin belirsiz, hüzünlü, ipeksi Hışırtısı"...
Bir kapı, bir tıkırtı, bir konuk!.. Kimdir gelen Meçhulden gelen bir melek, bir haberci mi Poe, böyle anlarda içimize düşen, hüzün kapımızı çalan soyut bir konuktan bahseder aslında. Hüzünlüyüzdür, kederler içindeyizdir, kaybetmişizdir. Bir gece yarısı kalbimizin kapısını vurur hüzün kuşu. Psikolojik bir olgu anlattığı, insanın bir hâlden başka bir hâle geçmesi. Poe, işte bu hâlet-i ruhiyeyi somutlaştırır.
Zaman da mekân da âşıktaki ruh hâline uygun olarak kasvetli, hüzünlü ve ürpertici Gönül evine girmek istiyor bir misafir:
"Oda kapımdan girme izni isteyen
Geç bir konuk
Başka bir şey değil, budur bu."
Dersiniz ki, nereden geldi bana bu düşünce şimdi, gecenin bir yarısında kapımı çalıp beni uykumdan etti. Poe da öyle der: " Sir, dedim, ya da Madam, affınızı dilerim Ama Gerçek şu ki dalıyordum ve siz öylesine yumuşak Bir tıkırtıyla geldiniz Ve öylesine hafifçe tıklattınız; tıklattınız Odamın kapısını ki"...
Artık uyku haramdır Yitip giden, ölen sevgilinin Lenore'nin habercisidir gelen. Bir fısıltı, tekrar, tekrar
Hatırlamanın kapısı açılıverir:
"Ve fısıltıyla söylenen tek sözdü orada
Lenore
Buydu fısıldadığım, mırıltılı bir yankıyla geri gelen
O söz Lenore
Başka bir şey değil, yalnızca bu!"
Poe, yitip giden bir sevgiliyi hatırlamayı, hatıranın bir gece yarısı kalbe düşüşünü o kadar güzel anlatır ki!.. Yine bir tıkırtı: Kalbi tırmalayıp duran sevgilinin hatırası!
"Açıverince kepengi", yani kalbin kapısını, "Eski devirden kalma Azametli bir kuzgun Kanat çırpıp sallanarak" giriverir içeri Hoş geldin dersiniz, hoş geldin ey kasvetli geceye buyuran merhametsiz haberci!.. Ey düşüncemin tahtına kurulan zorba! Katıdır "Kuzgun", "bir Lady'nin ya da Lord'un edasıyla", ödünsüz, umarsız, insanın kapısının üstüne tüneyiverir! Tünemek mi Çullanmak! İnsanı demirden kollarıyla saran bir heyula! Hem de nereye konar "bir Pallas büstüne" Poe şiiri böyledir, mitolojinin gizemli sularında yeşerir. Pallas, Yunan bilgelik tanrıçasıdır, gerçekliği, rasyonelliği, katılığı simgeler. Ya Kuzgun Gece yarısı insanın kapısını vuran bir uğursuz, şiirdeki benzetmelerle "suratsız ve yaşlı", "çirkin", "abanoz" bir kuştur o. Hem de "Gecenin Plutonian kıyısı"ndan gelmiştir; Plüto, yeraltı dünyasının kralıdır. Gecenin Plütonian kıyısı, yaşamın gerçek, katı, sert ve acımasız yüzü!..