Camus'nün Düşüş'ü, masalın yıkılışı

Albert Camus'nün "Düşüş"ü (Çev. Hüseyin Demirhan, Can Yay., 2019) bir günah çıkarma, itiraf öyküsü gibidir. Bir zamanlar Paris'te başarılı bir avukat olan anlatıcı- kahraman, Amsterdam'da bir barda, -modern bir kilisedir bar- kendisi gibi Paris'te avukatlık yapan birine her akşam içini döker; 'düşüş'ünü anlatır. Çünkü ona göre "İnsan, tüm yalanlarını itiraf etmeden ölemez" (s. 64) ya da ölmemeli. Bu bakımdan "Düşüş" bir iç sorgulama romanıdır. Sorgulama itiraf, aynı zamanda bir arınmadır da Roman kahramanımız da böyle düşünüyor olmalı ki; "hatalarımın itirafı daha hafiflemiş olarak yeniden başlamama () izin veriyor." (s. 98) der.Suç, bir düşüştür bence. Hz. Adem ve Havva da bir suç nedeniyle bu dünyaya düştü, sürgün gibi ama, düşüş sonuçta ve azap verici!.. Ama düşüş, insanın acı da olsa kendi gerçeğiyle yüz yüze gelmesi de demek.Yıllar önceydi İsmet Özel'de okumuştum; "Herkes kendi masalını yıkmalıdır" diye yazmıştı. Masal deyince, evet her birimizin masalı vardır, kendimizi bir hayal aynasında gördüğümüz, kendimiz hakkında uydurduğumuz bir masal ya da menkıbe! Bir tür kendinden kaçış. Evet herkesin bir masalı vardır!.. "Düşüş"ün kahramanı Jean-Baptiste Clamence'in de bir masalı vardı!..Yukarısı ve aşağısı, romanda iki önemli metafor. Yüksekte olmak, masal âleminde olmak gibi. Jean Baptiste, Paris'te avukat olduğu dönemde, hep yukarıda, hep yükseklerde. Yüksekte olmanın ona sağladığı imkân, hayatla daima 'uyum' içinde olmak. Uyum, bir aldanıştır oysa. O, ne yargıçtır ne bir zanlı, hayatta daima bir avukat konumunda, sorumluluktan azade ve rahat! Yargıç, verdiği kararla, suçlu ise suçu nedeniyle hep vicdanıyla karşı karşıyadır. Oysa avukat, hep yüksekte, çünkü daima 'haklı' olma durumunun sağladığı bir üstünlük hâli ve güveni içinde. Parmaklığın haklı yanında olmanın verdiği bir üstünlük hâlidir bu. Şu cümle efendilerin konumunu bildiriyor: "En sık yardım ettiğim kişiler, en küçümsediklerimdi." (s. 62) Öyledir evet! İnsanlara borçlu olmadan, onları kendine borçlu bırakmakta, hiçbir yargılamayla muhatap olmamakta, ceza görmeden yaşamakta, "Mahkeme önünde değil yukarıda bir yerlerde" (s. 24) bulunmaktadır. Tıpkı söylediği gibi yaşamla uyuşması eksiksizdir. Bu, onun masalıydıAma!.. Ama bir gün bir olayla karşılaşır ve aynada kendisiyle, o güçsüz, aciz insanla karşı karşıya kalıverir: Şok!..