Tarihin acı gerçekleri

İlerlemenin kıblesi olarak kabul edilen Avrupa'nın tarihi geçmişini, geri kalmışlığını kitaplarımız hiç yazmaz. Tarihin derinliklerine inildiğinde bir tarafta "ışığın ve tabii zenginliğin" geldiği Doğu yani İslam âlemi, diğer tarafta Avrupalının yaşadığı "karanlık çağ"yani Hıristiyan dünyası mevcuttur. Beyinlerimizde oluşturulan geri kalmışlık, oryantalist mantık veya esir alınmışlık durumu sorgulanması gereken asıl husustur. Bu tabuyu yıkmak için Avrupalının geçmişteki trajedisini gözden geçirmeye ne dersiniz: İngiltere'de insanların çoğu haziranda evleniyordu. Çünkü senelik banyolarını mayıs ayında yapıyorlar, haziranda hâlâ çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu. Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu