İşte asıl mesele de bu ya!

Bir Karadenizli, hele hele fındığın menbaı Ordulu olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın memleketim Ordu'yu ziyaretinde, fındık piyasasını 54 TL olarak açmaları hususunda, birkaç kelam etmeliyim. Çünkü, ben ve kardeşlerim bir bilemediniz iki ton fındık parasıyla büyüdük. Dile kolay seksenli yıllar, Ordu merkezde bir tek gözlü odanın içerisinde, yemek ve banyo suyunun piknik tüpü üzerinde ısıtıldığı yıllar...Akıllara, "O zamanlar fındık para etmiyor muydu'' sorusu gelebilir. Evet, etmiyordu!Koca bir yıl çalış didin, çocuk halinle, o yamaçlarda fındık çuvalını sırtında taşı, pazara tefeci tüccarın ambarına koy!Baban da eve, binde bilmem kaç faiz ile tefeciden aldığı para ile zeytin, somun ekmek, biraz da ceviz helva alsın dönsün!Rahmetli anam ceviz helvasını çok, ama çok severdi.İki yılda bir alınan epa ayakkabı, takım elbiseli lise yıllarım...Oysa, benim köyüm Ordu merkeze 17 kilometre uzaklıkta iken, ne gereği vardı Ordu merkezde bir odalı dünyada hayal kurmayaÇünkü, yol yoktu...Çünkü, araba yoktu...Daha sonraları, siyah plakalı köy minibüsleri olsa da her gün minibüse verecek para yoktu!Benim o daracık odamın duvarlarını genişleten ülkemizin ilk eğitmenlerinden adını taşıyor olmaktan her daim şeref duyacağım merhum dedem Ahmet Yenilmez 'im vardı...Şimdilerde bana, "O eski günler mi, bu zaman mı'' diye sorsanız, bir saniye bile tereddüt etmeden, o günler derim!Sakın ha sakın, "Eski Türkiye mi, Yeni Türkiye mi..." sorusuna da aynı cevabı vereceğim anlamını çıkarmayın, bu cevabımdan!O soru başka bir soru ve o soruya vereceğim cevap için de bir saniye bile düşünmem, "Yeni Türkiye"...Eski Türkiye yokluk Türkiye'siydi, ama kültürünü tüketen, hasletlerini kendisine şiar ettiği bir zamanda yaşandı!"Peki, o zamanlarda dışarıda nasıldık" diye merak edenlere cevabım da "Asla eğilmedik, bükülmedik kızılcık şerbeti içtik, dişlerimizi sıktık..." olur.Yeni Türkiye