İşgal güçleri şimdi de yardım dağıtanları vuruyor

Siyonist işgal rejiminin Gazze'de sadece bu bölgenin halkına karşı değil tüm insanlığa ve bütün insani değerlere, tarih boyunca insanlığın kazanmış olduğu bütün ahlaki değerlere karşı savaştığı artık çok açık. Yenilen de Gazze halkı değil bütün bu değerlere sahip çıkması gereken insanlıktır. Gazze halkı tüm zorluklara rağmen siyonist vahşet karşısında varlık mücadelesi vermek için direnişi sürdürüyor. Ama ne yazık ki, küçümsenemeyecek birtakım tepkilere, eylemlere ve protestolara rağmen insanlık siyonist vahşet karşısında insanlığın tarih boyunca kazanmış olduğu değerleri korumakta, siyonist vahşeti durdurmakta başarılı olamadı. Bunun en önemli sebebi ise Filistin davası konusundaki hassasiyetine şahit olduğumuz kıymetli yazarlarımızdan ve fikir adamlarımızdan Yasin Aktay'ın ifadesiyle ABD'nin sınırsız desteği, Arap ve İslam ülkelerinin ise sınırsız tepkisizliğidir.

İşgal güçleri gerçekleştirdikleri onca katliam ve yıkıma rağmen Gazze halkını ve onun haklarını savunan direnişi dize getiremeyince savaşlarda kullanılan en vahşi silah niteliğindeki "aç bırakma" silahını devreye soktu. Bu silahın etkili olması için hazırlıkları ise çok önceden başlatmıştı. Zaten bilindiği üzere Gazze üzerinde 17 yıldır süren bir abluka var. Son soykırım saldırılarının başlamasından sonra ise ahalinin gıda ve su kaynaklarını imha etmek için gıda depolarını ve su kuyularını kasten vurdu. Kara operasyonu başlatmasından sonra da Gazze'nin orta kesiminden bir askeri koridor açarak bölgenin kuzeyiyle güneyinin irtibatını tamamen kesti. Kuzey bölge ise her taraftan işgal rejiminin kuşatması altına alınmıştı. Oysa bu bölgede henüz 700 bin civarında insan yaşıyordu. Ama işgal rejimi onların herhangi bir şekilde dışarıdan yardım almasını engelledi.

İşgal rejiminin aç bırakma silahını kullanma konusundaki politikasını tek başına değil ABD ile birlikte planladığını ve uyguladığını özellikle vurgulamakta yarar görüyoruz. Orta bölgeden askeri koridor açılması fikrini işgalcilere veren ABD'nin gönderdiği ve bu tür savaşlarda tecrübeli olan strateji uzmanı generallerdi. Gıda depolarını ve su kuyularını ABD'nin gönderdiği uçaklarla vurduğu bilinen bir gerçek. Hatta bu uçakların birçoğunu ABD'nin gönderdiği pilotların kullandığına dair de bilgiler var. O itibarla ABD'nin Gazze sahiline güya insani yardım ulaştırılması iddiasıyla liman yapması kimseyi yanıltmamalı. ABD istese karadan yardımların ulaştırılmasının kolaylaştırılması için işgal rejimine baskı yapabilir. Ama bunu değil güya havadan yardım atma işini ya da denize liman yapma projesini tercih etmesi siyasi ve askeri birtakım hesaplarla ilgilidir.