Tabela devletini tanımak katilleri durduracak mı
AHMET VAROL
Zulüm ve vahşet insanın fıtratına aykırıdır. Çünkü insanın fıtratı iyiliklere meyilli kötülükleri ise yadırgayıcı nitelikte yaratılmıştır. Zaten maruf ve münker kelimesi de kök anlamı itibarıyla bunu ifade eder. Maruf insan tabiatının yani fıtratının benimsediği, münker ise yadırgadığı, benimsemediği şeydir. Ama zaman içinde insan dünyevi hesaplarla, arzularının peşine düşerek ve benzeri sapmalardan dolayı fıtri değerlerden uzaklaşır; böylece normalde fıtratının reddettiği şeyleri yapmakta sakınca görmemeye başlar.
Bugün Filistin topraklarında ve özel anlamda Gazze Şeridi'nde siyonist vahşetin icra ettiği insanlık dışı uygulamalar az çok fıtri değerlerini muhafaza eden herkesi rahatsız eder. Böylesine bir zulüm ve vahşetten rahatsız olmayanın en başta kendi insanlığını sorgulaması ve "insan" olmaya geri dönmenin yollarını araştırması gerekir.
İnsan fıtratı ve vicdanı böylesine bir vahşet ve zulümden tiksindiği için toplumlarda, beklenen ve istenilen düzeyin altında da olsa bir tepki, itiraz öne çıkıyor. Siyonist katillerin icra ettiği zulüm uygulamalarını kamufle etme oyunları da artık tutmuyor ve mızrak çuvala sığmıyor.
Bütün bu tepkiler ve tedirginlikler ister istemez, siyonist vahşet karşısında çoğu zaman sessiz veya pasif kalmayı tercih eden bazı yönetimleri de bir şeyler yapmaya, bu zulüm karşısında tümüyle de sessiz kalmadıklarını iddia ettiklerinde tutunabilecekleri, gerekçe olarak kullanabilecekleri birtakım kararlar almaya zorluyor.
Samimi ve gerçekçi olanlarla, yanıltmacı olanları aynı yere koymuyorsak da son zamanlarda siyonist işgal rejimine yönelik, "artık bir yerde durmazsan biz de Filistin Devleti'ni tanırız!" tarzında tehditlerde bulunulmasının, zulmün önüne geçme konusunda müşahhas bir karşılığının olmayacağını, bu konuda daha gerçekçi adımlar atılması imkanlarının ve araçlarının bulunmasına rağmen bunların ihmal edildiğini de görmemiz gerekiyor.
Her şeyden önce bugün Filistin'de ve özel anlamda Gazze'de öncelikli olan siyonist katliamın ve insanları aç bırakarak vahşice öldürme uygulamasının önüne geçilmesi ve bu zulmün bir an önce son bulması için acele edilmesidir. Reel karşılığı olmayan bir tabela devletinin resmen tanınacağı yönündeki tehditlerin bu konuda bir karşılık bulmayacağı ise bilinen bir gerçektir. Oysa işgal rejimine ekonomik, diplomatik ve siyasi baskılar yapılması, işgal ordusunun katliamlarını sürdürmesine imkân sağlayan askeri anlaşmaların iptal edilmesi veya askıya alınması, ambargo vs. uygulamaları ise çok daha hızlı bir şekilde karşılık bulacaktır. Filistin Devleti'ni tanıma tehdidini bir baskı aracı olarak kullanma iddiasındaki devletlerin birçoğunun, daha hızlı karşılık bulacak yöntemlere ve araçlara başvurma imkânı var. Eğer bu yöntem ve araçları kullanmayıp sadece tabela devletini tanıma tehdidinde bulunmakla işgal rejimine baskı yaptıklarını iddia ediyorlarsa, bunun amacının işgalci katilleri köşeye sıkıştırmaktan ziyade halklardan gelecek tepkilere karşı kendi prestijlerini kurtarmak olması ihtimali daha güçlüdür.