Siyonistleri cesaretlendiren küresel sistemdir

Siyonistleri cesaretlendiren küresel sistemdir

AHMET VAROL

BM Güvenlik Konseyi'nin Gazze'yle ilgili 2803 sayılı kararını çıkarmasının üzerinden 24 saat bile geçmeden siyonist işgal güçleri, Lübnan'ın güneyinde Sayda yakınında bulunan ve bu ülkedeki en büyük Filistin mülteci kamplarından olan Aynu'l-Hilve'ye saldırı düzenleyerek katliam yaptı. 13 kişi öldürüldü 70'ten fazla insan da yaralandı.

İşgal ordusu burada askeri eğitim yapılan bir alanı hedef aldığını iddia etti. Oysa iddia tamamen yalandı ve gençlerin spor faaliyetleri için kullandıkları bir saha hedef alınmıştı. Öldürülenlerin ve yaralananların tamamı sivil; çoğunluğu da 20 yaşın altındaki gençlerle henüz ergenlik çağına gelmemiş çocuklardan oluşuyordu.

Kaldı ki orada gerçekten bir askeri eğitim faaliyeti yapılıyor olsaydı bile bu, siyonist katillerin saldırılarına ve katliam yapmalarına gerekçe oluşturmaz. Çünkü orayı denetleme sorumluluğu Lübnan yönetimindedir ve işgal rejimi aynı zamanda Lübnan hükümetiyle ateşkes anlaşması yapmıştır. Ama işgalci siyonistler kabul ettikleri hiçbir anlaşmaya uymadıkları gibi Lübnan'la yaptıkları ateşkesi de defalarca ihlal etmişlerdir.

Bu saldırının asıl amacı ise Lübnan topraklarını da Filistinli mülteciler açısından yaşanılır olmaktan çıkarmak ve onları işgal altındaki topraklardan daha da uzağa gitmeye zorlamaktır. Çünkü işgal rejimi Lübnan'da yaşayan Filistinlilerin bir "yurda dönüş" davalarının mutlaka olacağını biliyor.

Küresel emperyalizm, 1948'de işgal altındaki Filistin topraklarında siyonist terör örgütlerine "İsrail" adında bir terör devleti kurdurduğunda yine aynı terör güçleri vasıtasıyla gerçekleştirilen saldırılar ve tehditler yoluyla 800 bin civarında insanı yurtlarını terk etmeye zorlamıştı.

Emperyalizm ve yeni kurulan siyonist terör devleti, sürgün edilen Filistinlilerin zamanla gittikleri ülkelerin nüfusuna angaje olacağını, o ülkelerin toplumlarına karışarak kendi öz yurtlarına dönmeyi unutacaklarını umuyordu. Ama daha önce muhtelif toplumlarda denenen bu uygulama Filistinliler hakkında başarılı olamadı. Yurdundan zorla çıkarılan her Filistinli ve çocukları işgal edilmiş öz vatanına bağlı kaldı ve oraya dönmeyi bir umut olarak canlı tuttu. Bu umudunu gerçekleştirebilmek için de Filistin'in siyonist işgalden kurtarılması için sürdürülen mücadeleye destek verdi.

Filistinlilerin yurda dönüş davalarından rahatsız olan siyonist işgal ise onları biraz daha uzağa sürebilmek için civar ülkelerdeki mülteci kamplarını onlar açısından güvensiz hale getirmek amacıyla saldırılarını sürdürmektedir.

Aynu'l-Hilve Mülteci Kampı'na yönelik saldırının üzerinden sadece 24 saat geçtikten sonra da, Gazze'yle ilgili ateşkes anlaşmalarını bir kez daha ve üstelik bu kez kapsamlı bir saldırıyla ihlal ederek, Gazze şehrinin Tuffah ve Şucaiyye mahalleleriyle güneydeki Han Yunus'a düzenledikleri saldırıda en az 28 kişinin hayatını kaybettiği onlarca kişinin de yaralandığı katliam gerçekleştirdiler.