Savaşın uzaması siyonistlerin lehine midir
Savaşın uzaması siyonistlerin lehine midir
AHMET VAROL
Gazze'de 20 aydan fazla süredir soykırım savaşı sürdürmesine, taraflar arasında silah ve asker gücü yönünden çok büyük fark olmasına rağmen direnişe yönelik hedeflerinin hiçbirini gerçekleştiremeyen işgalci siyonistlerin İran'a karşı başlattıkları savaşın birinci haftasında çok ciddi sarsıntılar yaşamaları ve acze düşmeleri 6 Gün Savaşı olarak da isimlendirilen 1967 Haziran Savaşı'nda elde ettikleri zaferin tamamen karşılarındaki Arap ülkelerinin başında bulunan yönetimlerin ihanetlerinden kaynaklandığını ve o olayın tam bir tiyatro olduğunu bir kez daha ispat etmiştir.
Biz bunu yıllardan beri anlatmaya ve şu gerçeği özellikle vurgulamaya çalışıyoruz: Siyonist işgalin 77 yıldır İslam coğrafyasının kalbinde varlığını sürdürmesi ve sürekli korku fırtınaları estirmesi onun ya da arkasında duran Batı emperyalizminin gücünden değil İslâm âleminin zaafından kaynaklanıyor. Ama bunun da gerçek sebebi İslâm âleminin acziyeti değil, Müslüman halkların başına musallat olan uzaktan kumandalı yönetimlerin ihanetidir.
Bu ihaneti bugün, Gazze Şeridi'nde açlığa ve sefalete mahkum edilen iki buçuk milyona yakın insana yardım ulaştırılması için kapıları zorlamak amacıyla dünyanın değişik ülkelerinden gelen gönüllülere karşı Mısır'daki Sisi cuntasının sergilediği tavırda da gayet açık bir şekilde görüyoruz.
Kendisini her bakımdan destekleyen ABD'nin kurduğu Demir Kubbe başta olmak üzere hava savunma sistemine ve bu arada ABD'nin desteğine fazlasıyla güvenerek İran'a saldırı başlatan siyonist işgal rejiminin savaşın daha birinci haftasında ciddi sarsıntı geçirmesi karşısında akıllara gelen üç önemli soru var: Birincisi: Bu savaş da Ukrayna'daki savaş gibi uzayıp gidecek mi İkincisi: Savaşın uzaması durumunda ABD doğrudan müdahil olacak mı ve olursa İran karşı koyabilecek mi Üçüncüsü: Savaşın uzaması ve ABD'nin de doğrudan müdahale etmesi durumunda siyonistlerin lehine dönecek mi
Savaşın uzaması İran'dan ziyade siyonist işgal rejiminin tutumuyla ilgilidir. Çünkü tahmin ediyoruz, Lübnan'da yaşanan tecrübeden de görüldüğü kadarıyla işgal rejiminin ve onun arkasında duran ABD'nin şartlarının kabul edilmesi suretiyle sağlanacak bir ateşkes İran'ı güvenceye kavuşturmayacak ve büyük ölçüde saldırgan siyonist işgal rejimiyle destekçilerine teslim olmak anlamına gelecektir. Böyle bir teslimiyet ise siyonistlerin ve destekçilerinin İran'ın geleceğiyle ilgili kirli planlarının önünü açar. Umut ediyoruz İran bunun farkında olacak ve işgalci katillere teslim olmayı değil kararlılıkla karşı durmayı tercih edecektir.