Prestij kurtarma atakları

Prestij kurtarma atakları

AHMET VAROL

Siyonist katillerin Gazze'deki katliamları ve yıkımları kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Bu katliamlar ve yıkımlar vicdan sahibi herkesin tepkisine sebep oluyor. Bu tepkiler zaman zaman muhtelif eylemlere dönüşebiliyor. ABD'de Trump'ın üniversitelere büyük miktarlarda "fon kesme" uygulamalarına, eylemlerle ilişkileri tespit edilen yabancı öğrencilerin sınır dışı edilmesi uygulamalarına ve daha başka baskılara rağmen yine de üniversitelerdeki protesto eylemlerinin ve kitlesel tepkilerin önüne geçilemedi.

Bazı Avrupa ülkelerinin, siyonist katillere herhangi bir şekilde itiraz edilmesini hemen antisemitizm ithamıyla mahkum etmesine ve Gazze'de kundaktaki bebeklerin katledilmesini protesto edenlerin "terör" suçlamasıyla derdest edilmesine rağmen yine de siyonist vahşete karşı vicdani itirazların engellenmesi mümkün olamıyor.

Bu durum karşısında son günlerde ABD'nin, muhtelif Avrupa ülkelerinin, Trump'ın ekonomisini kurtarmak için trilyonlarca doları peşkeş çekmeyi göze alabilen Arap diktatörlerin ve hatta siyonist işgal rejiminin de içinde olduğu farklı yönetimler tarafından birtakım prestij kurtarma ataklarının gerçekleştirildiğini görüyoruz.

Bu çerçevede son günlerde ABD Başkanı Trump'ın Netanyahu'yla arayı hayli açtığı ve ona sürekli soğuk duşlar aldırdığı, onu yalnız bıraktığı vs. türünden haberler piyasaya sürüldü. Bu türden haberlerin piyasaya sürülmesi işlemlerinin Trump'ın, Gazze'deki korkunç katliama ve soykırım savaşına destek vermesi, bu savaşın tüm finansmanını karşılamak zorunda kalması sebebiyle ABD ekonomisinde hasıl olan açıkları kapatmak amacıyla Arap ülkeleriyle yeni ittifaklar imzalamak üzere planladığı "Ortadoğu turu"na hazırlandığı günlerde başladığını bir kez daha hatırlatalım. Vicdan sahibi Amerikalıların siyonist işgalcilerin katliamlarına itirazlarının daha fazla dışa yansımasına paralel olarak biraz daha artırıldığı söylenebilir.

İngiltere, güya İsrail'le ekonomik ilişkilerini gözden geçireceği yönünde açıklamalar yaptı. Bu arada işgalci siyonistlerin katliamlarına itiraz tarzında birtakım açıklamalar yaptıkları da oldu. Daha başka Avrupa ülkelerinden de işgal rejimiyle ekonomik ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi ihtimallerine dair haber ve yorumlar da gündeme geldi.

Bir yandan bu yöndeki haberler piyasada dolaşırken, 1 Mart 2025 tarihinden bu yana bir poşet insani yardımın içeri sokulmasına izin vermeyen işgalci katillerin tıbbi malzeme ve gıda yardımı taşıyan bazı kamyonların içeri sokulmasına izin verdiği yönünde haberler yayınlandı. Tabii bu haberler de sanki Gazze'de çok şey değişmiş, artık aç çocuklar beklediğine kavuşmuş, hastaların tedavisi için gerekli malzemeler tedarik edilmiş gibi bir hava oluşturulmaya çalışıldı. Oysa içeri sokulan yardım kamyonlarının ve tırlarının sayısı toplam 10 civarındaydı. Sınır kapılarında bekletilen yardım tırlarının sayısı ise on binleri buluyor. Yani içeri sokulmasına izin verilen kamyon ve tır sayısı binde bire bile tekabül etmiyordu. Üstelik tıbbi malzemeleri taşıyan 5 kamyonun içeri girmesine izin verilmesinden sadece bir gün sonra işgalci katiller Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir hastanenin ilaç deposunu kasten vurarak içerideki ilaçların yanmasına sebep oldular.