İşgalci, kendi toplumuyla da savaşıyor

İşgalci, kenditoplumuyla da savaşıyor

AHMET VAROL

Siyonist işgal hükümeti, Gazze'de geniş çaplı kara operasyonu planını zaten aylardan beri tartışıyordu ve resmi olarak da bu operasyonu başlattığını, Netanyahu'nun ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun siyonist işgalcileri ziyaret etmesinden sonra yaptığı açıklamadan önce duyurmuştu. Ama işgal güçleri hem askerlerinin direnişçilerin pusularına düşürülmesi ihtimalinden, hem de işgalcilerin esirlerinin çoğunun Gazze kentinde bekletildiğine dair kanaatlerden dolayı temkinli ilerlemeyi tercih ediyorlardı.

İşgal rejiminin Katar'a yönelik saldırısı sonrasında Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın olağanüstü zirve düzenlemesine paralel olarak ABD Başkanı Trump'ın da Dışişleri Bakanı Rubio'yu işgalci katillere desteğini ortaya koymak amacıyla göndermesinin ardından Netanyahu'nun, sanki tamamen yeni bir operasyon planını devreye sokuyormuş gibi açıklamalar yapması ise en başta, İslam ülkelerinin Katar'ın başkenti Doha'da bir araya gelerek işgal rejimine tepkilerini dile getiren liderlerine bir mesaj niteliği taşıyordu. Onlara bir bakıma arkasında ABD olduğu, onun desteği sürdükçe de Arap Birliği ve İİT üyesi ülkelerin kendisini durduramayacakları mesajı vermek istedi.

İkinci amacı Gazze'deki ahaliyi tehdit etmek suretiyle, tehcir planını uygulamaya geçirmeyi ve Filistin direnişini teslim olmaya zorlamayı bir kez daha denemekti.

Ancak her ne kadar açıklamalarında doğrudan siyonist topluma yönelik ifadeler kullanmadıysa da başlattığını ileri sürdüğü operasyonla ilgili sözleri aynı zamanda bu topluma yönelik mesajlar da içeriyordu.

Çünkü son dönemde siyonist toplum, iki yıla yakın süredir Gazze'ye yönelik saldırılarında, başlangıçta belirlediği amaçların gerçekleştirilmesi yönünde bir şey elde edememesinden dolayı işgal hükümetini ve onun başbakanı Netanyahu'yu ciddi şekilde eleştiriyordu. Kendi açılarından da ciddi sorunlara ve Filistin direnişinin elinde tutulan esirlerden henüz sağ olanların hayatlarıyla ilgili risklerin daha da artmasına sebep olan bu savaşa artık son vermesini istiyor, bu amaçla gösteriler, protesto eylemleri düzenliyorlardı. Netanyahu'nun evinin önünde gösteriler düzenleyerek tepkilerini ve eleştirilerini dile getiriyorlardı.

İşgal hükümetini ve onun eli kanlı başbakanı Netanyahu'yu asıl zorlayan ve sıkıştıran da siyonist toplumdan gelen tepkilerdi. Bu tepkilerin daha da yayılması ve işgal hükümetini zorlayacak aktivitelerin artması durumunda Netanyahu'nun Gazze'deki savaşı sürdürmesi daha da zorlaşacaktı.

İşte bu durum karşısında Trump, hem Netanyahu'ya gaz vermek, hem de siyonist toplum mensuplarından savaş aleyhtarı protesto ve eylemlere katılanlara gözdağı vermek amacıyla Dışişleri Bakanını gönderdi. Çünkü bu savaş öncelikli olarak ABD'nin savaşıdır ve kaybedilmesi Amerikan emperyalizminin İslam coğrafyasıyla ilgili politikalarının kaybetmesi anlamına gelecektir.