Gidenler ve gelenler

Dünya hayatı bir imtihan. Dünya gözüyle baktığımızda, eğer en azından seksen doksan yılı bulursa uzun gibi görünüyor. Ama ahiret gözüyle bakarsak ne kadar uzun sürse de kısadır. Çünkü sonsuz hayata nispetle sonlu hayat mutlaka kısadır. Önemli olan da sonsuz hayatı kazanmaktır. Eğer o hayatı kazanırsanız bu dünya hayatına veda ettiğinizde gerçekte ölmüyor ölümsüzlük kapısından girerek bir başka hayata geçiş yapıyorsunuz.

Dünya hayatı sonlu olduğundan bir gün mutlaka bitecek. Ama buradaki imtihan sürecinin bir süre daha devam etmesi gerektiğinden yerinizi başkaları dolduruyor ve bu dünyadaki hayat bir şekilde devam ediyor. Dolayısıyla birileri giderken başkaları geliyor. Bu da kıyamet gününe kadar sürmesi gereken bir tür nöbet değişimi.

Geçtiğimiz pazartesi günü, Allah'ın izniyle değerleri insan emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'nin Eyüpsultan'da düzenlenen cenaze törenine iştirak ettik. Tanrıverdi çok değerli bir düşünce ve hareket adamıydı. Ama maalesef hakkındaki iftira kampanyaları yüzünden büyük haksızlıklara maruz kaldı. Bununla birlikte Allah katında hiçbir şey kaybolmaz ve hiçbir dayanağa, mesnede ihtiyaç duymadan insanları karalamanın da bir hesabının olduğunu herkesin bileceği ve göreceği gün mutlaka gelecektir. Bundan zerre kadar tereddüdümüz yok.

Adnan Tanrıverdi'nin yapmak istediği, iftiracıların iddia ettikleri şeyler değil Türkiye'nin askeri alanda itibarını yükseltecek, gücünü artıracak profesyonel askerlik ve askeri eğitim alanında geliştirdiği fikirleri ve ürettiği projeleri hayata geçirmekti. Hukuka aykırı herhangi bir faaliyeti de olmamıştır.

Bugün profesyonel askerlik ve askeri eğitim düşüncesi tüm dünyada rağbet görmektedir ve bu amaçla kurulmuş muhtelif teşkilatlar var. Tanrıverdi'nin yapmak istediği de Türkiye'nin bu alanda bileğinin ve etkisinin güçlü olması için projeler üretmek ve hayata geçirmekti. Ancak uluslararası mekanizmada bu alanı tekellerinde tutmaya çalışan birtakım firmalar ve ülkeler Türkiye'nin bu alana girmesini istemiyordu. Adnan Tanrıverdi'ye yönelik olarak yürütülen iftira kampanyasının amacı da Türkiye'nin veya Türkiye'den bir firmanın karşılarında rakip olmasının önüne geçmekti. Dolayısıyla Adnan Paşa değil ona karşı kirli iftira kampanyaları yürütenler perde arkasından yönlendirilen birtakım karanlık oyunlar içindeydi.

Tanrıverdi, tüm Müslüman halkların ve mazlumların dertleriyle dertlenen biriydi. Bu çerçevede Filistin davasına da özel ilgi gösteriyor ve öncelik veriyordu. Benimle ilişkilerinde de Filistin davasıyla ilgili duyarlılığının büyük rolü vardı. Bu vesileyle kendisiyle değişik zamanlarda görüşmelerimiz oldu. ASDER bünyesindeki kültürel etkinliklerde de Filistin davasının iyi anlaşılması için büyük çaba sarf ettiğinden beni de zaman zaman çağırıyor, katılımcılara gelişmeler hakkında bilgiler vermemi talep ediyordu. Yüce Allah'tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyorum. Allah mekanını cennet eylesin.