Filistin halkının kararlı duruşunu doğru okumak

Filistin halkının kararlı duruşunu doğru okumak

AHMET VAROL

Gazze'de iki yıl boyunca siyonist soykırım karşısında Filistin halkının kararlı duruşu ve mücadelesi ile ilgili olumlu yorumlarda, bu sayede dünyada yeniden bir diriliş gerçekleştiği, insanlığın siyonist katillerin nasıl bir kafa yapısına sahip olduğunu gördüğü, Filistin davasının bölgesel olmaktan çıkıp küresel boyut kazandığı, insanlığın bugün dünyaya hükmeden güçlerin ve özellikle Batı emperyalizminin iki yüzlülüğünü gördüğü, Gazze'de bütün maskelerin düştüğü gibi muhtelif hususlara temas ediliyor.

Bu tespitler isabetlidir. Ancak zihinlerde şöyle bir soru oluşabilir: "Evet doğru ama, diğer tarafta da, savaşın yol açtığı olumsuz şartlar, sağlık hizmetlerinin aksaması, açlık vs. gibi sebeplere binaen ölenler de dahil edildiği zaman 100 bine yakın insan öldürüldü. Bunun iki katı kadar insan yaralandı ve bunların belki epey bir kısmı kalıcı ya da uzun süreli engellilik sorunu yaşayacak. İki milyondan fazla insan yerinden edildi. Binaların %80'e yakın kısmı kullanılamaz hale getirildi. Ya tamamen yıkıldı ya da tamamen yıkılmadan kullanılamayacak derecede hasar gördü. Altyapı tamamen tahrip edildi. İki yıl boyunca bütün sosyal hizmetler ve eğitim aksadı. Bunun gibi daha nice sıkıntılar yaşandı. Sözü edilen şeyler böylesine ağır bir bedel ödenmesini haklı çıkarır mı"

Böyle bir soruyu sorma hakkımız var. Ama unutmamak gerekir ki sözü edilen hususlar, böyle ağır bir bedel ödenmesinin gayesi değil sonucudur. Bu sonuçlar olayların akışı içinde elde edilmiş ama siyonist işgal ve saldırı karşısındaki kararlı duruşun ve mücadelenin amacı farklıdır.

Filistin direnişi işgal edilmiş toprakları işgalden kurtarmak ve Filistin halkını özgürlüğüne kavuşturmak için gayri meşru işgale karşı haklı ve meşru bir mücadele veriyor. Siyonistler de onları bundan vazgeçmeye zorlamak için işgal rejiminin kurulduğu tarihten bu yana sürekli saldırıyor, Filistinlileri yurtlarını terk etmek zorunda bırakmak için topraklarını gasp ediyor ve onları teslim olmaya, özgürlük ve vatanlarını işgalden kurtarma mücadelesinden vazgeçmeye zorluyor.

Aksa Tufanı işgalcilere, Filistin direnişinin Filistin halkını özgürleştirme ve işgal edilmiş vatanını kurtarma mücadelesinden vazgeçmemekte kararlı olduğunu ortaya koydu. Bunun üzerine siyonist işgalciler arkalarındaki emperyalist güçlerin desteğini de kullanarak korkunç bir saldırı ve soykırım savaşı başlattı. Bu savaşın amacı Filistin direnişini artık teslim olmaya, silah bırakmaya, Gazze'deki Filistin halkını da yurtlarını tamamen terk etmeye zorlamaktı.

Filistin halkı ve direnişi, burada iki tercih arasında kaldı. Ya isteneni yapmak ya da ağır bedel ödeyerek kararlılıkla mücadele etmek. Birincisini tercih etmesi durumunda bu, sadece Gazze halkı için değil tüm Filistin halkı hatta tüm bölge için çok daha tehlikeli ve çok daha kötü sonuçlara neden olacaktı. O yüzden ağır bir bedel ödeme pahasına da olsa kararlılıkla karşı durmayı ve onurlu bir şekilde mücadeleyi tercih etti.