Ateşkesin önü tıkalı mı
Gün içinde bizzat siyonist medya tarafından, savaş kabinesine danışmadan Hamas'ın sunduğu ateşkes planına yeşil ışık yakmaktan dolayı eleştirilen Netanyahu geç saatlerde ateşkes planını reddettiğini söyleyerek, Hamas'ın taleplerini kabul etmenin esirlerin serbest bırakılmasını sağlamayacağı bilakis bölgede yeni bir kıyıma sebep olacağı iddiasında bulundu.
Bunu biraz onun dört aydan beri sürdürdüğü savaşta, büyük bir katliam ve kıyım yapmasına rağmen amaçlarının hiçbirini gerçekleştirememesinden kaynaklanan yenilmişlik ve yıpranmışlığın neden olduğu şaşkınlığa saymak gerekir.
Başlangıçta biraz da Blinken'in telkinleriyle ateşkes planına olumlu yaklaştığını ima eden Netanyahu daha sonra ortakları ve siyonist medya tarafından sert eleştirilere maruz kalması sebebiyle hızla istikamet değiştirme ihtiyacı duydu. Bu da aslında bizim bir önceki yazımızda, ateşkesin önünde duran zorluklarla ilgili değerlendirmelerimizi müteakip yazımızda ele alacağımızı belirtirken kastettiğimiz şeylerle ilgilidir.
Netanyahu ve ırkçı ortaklarının, işgalci askerlerin hayatlarına değer vermedikleri artık kesinlik kazanmıştır. Dolayısıyla işgal ordusunun Gazze'deki kayıplarını çok fazla sorun ediyor değiller. Bunu siyonist işgalin geleceğini kurtarmak için göze alınması gereken bir bedel olarak görüyorlar. Savaşın, direnişçilerin elindeki esirlerin hayatlarını riske sokuyor olması da pek önemsedikleri bir şey değil. Kendi siyasi prestijlerine ve işgal rejiminin geleceğine yönelik riskleri ortadan kaldırmanın 136 esirin hayatını riske atmaya değeceğini düşünüyorlar. İşgal rejiminin ekonomisini zorlayan sorunların büyümesine bir süre daha katlanmak gerektiği ve savaşın gayesine ulaşması durumunda açığı kapatmak için yeni kaynaklar oluşturma konusunda uluslararası siyonizmin yönlendirdiği güçlü firmalardan ve başta ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere işgal rejiminin ayakta kalmasını önemseyen ülkelerin maddi desteklerinden istifade etmenin mümkün olabileceğini düşünüyorlar.
Netanyahu'yu endişelendiren hususların başında, direnişin elindeki esirlerin hayatlarıyla ilgili risklerin devam etmesinin onların aileleri ve yakınlarındaki tepkinin artmasına, bunun da siyonist toplumda gittikçe genişleyen bir karşıt tavra yol açmasına neden olması ve bu tavrın yine siyonist siyaset sahasındaki muhalif kanat tarafından değerlendirilmesi ihtimali yer alıyor. Bu konudaki endişeler her geçen gün artıyor. Netanyahu'nun "Hamas'ın taleplerini kabul etmenin esirlerin serbest bırakılmasını sağlamayacağı bilakis bölgede yeni bir kıyıma sebep olacağı" iddiasında bulunmasının amacı da esir ailelerinden ve onlara destek veren siyasi muhaliflerden kendisine yönelen eleştirilerin gerekçesini ortadan kaldırmaktı.