Adamın ağzı bozuk da, neresi düzgün
Adamın ağzı bozuk da, neresi düzgün
AHMET VAROL
Siyonist işgal rejiminin Filistin topraklarındaki bekçiliğini yaparken kendini "Filistin Devlet Başkanı" olarak tanımlayan Mahmud Abbas son günlerde, İslami Direniş Hareketi (Hamas) mücahitleri hakkında, ellerindeki siyonist esirleri serbest bırakmamalarından dolayı "evladu'l-kilab (köpeklerin çocukları)" ifadesini kullandığı açıklamasıyla gündemi meşgul etti.
Öncelikle bu nitelemenin işgalci zalimler karşısında onurlu bir şekilde ve kararlılıkla mücadele edenlere mi yoksa, boynuna halka geçirip ona bir zincir taktıktan sonra o zinciri siyonist katillerin ellerine teslim eden ve üstlendiği görev gereği, o zinciri ellerinde tutanların hesabına sağa sola bağıranlara, hakaret edenlere mi daha çok yakıştığını az çok aklını kullanabilen herkes bilebilir. O yüzden açıklamanın hakaret kısmı hiç ele alınmaya ve üzerinde durulmaya bile değmez.
Ancak açıklamanın asıl ele alınması ve tahlil edilmesi gereken kısmı peşinden gelen sözler. Mücahitlerin rehineleri serbest bırakmamasının bedelini kendisinin ve halkının ödediğini söylüyor. Duyan da sanki Abbas kendisi bir bedel ödüyormuş ve "başkanı olduğunu" iddia ettiği halkını da çok düşünüyormuş zannedecek.
Her şeyden önce Mahmud Abbas'ın bulunduğu makama gelmesi de bugüne kadar orada kalabilmesi de siyonist işgal rejiminin ve ona arka çıkan ABD'nin, onunla aynı safta duran Batılı emperyalist güçlerin desteği sayesindedir. Filistin yasalarına göre onun başkanlık süresi zaten 2009'da bitmiştir ve o tarihten bu yana korsan bir şekilde başkanlık yapmaktadır. O tarihe kadarki başkanlığı da zaten Filistin halkının önemli bir kesiminin onaylamadığı ve boykot ettiği, dürüstlüğü üzerinde ciddi şüpheler bulunan, son derece sorunlu bir seçime dayandırılmıştı. İşin kuralına uygun bir seçim yapması durumunda yeniden seçilmesi ihtimali bulunmadığını çok iyi bildiğinden, başkanlık süresinin bittiği 2009'dan bu yana geçen 16 yıllık süre içinde de seçim yapmamıştır. Halklarının desteğinden yoksun yöneticilerin iktidarlarını sürdürebilmeleri ya silahın gücüyle ya da dış güçlerin desteğiyle mümkün olur. Abbas'ın iktidarını sürdürebilmesi de ancak siyonist işgalcilerin ve ona destek veren küresel güçlerin çıkarlarına hizmet etmesi sayesinde olmaktadır ki bunun bedelini de mazlum Filistin halkı ödemek zorunda kalıyor.
Filistin halkını çok düşünüyormuş imajı vermeye çalışan Abbas, Türkiye'de Batı Şeria olarak bilinen bölgede siyasi amaçlı tutuklamaları sürdürme konusundaki ısrarından ise vazgeçmiyor. Bu tutuklamaların tümü işgalci siyonistleri memnun etmek içindir. Çünkü siyasi sebeplerle tutuklananların, hukuki açıdan "suç" sayılan bir eylemleri yok. Sadece siyasi görüş, çalışma ve tutumları sebebiyle tutuklanıyorlar. Onların siyasi görüş ve tutumlarından rahatsız olan ise siyonist işgal rejimidir.