7,5 milyonu aşan kamu personeli ve emeklilerinin seçimlere etkisi

31 Mart yerel seçimlerinin üzerinde düşünülmesi ve muhasebe yapılması gereken birçok husus olduğu ve bununda yapılacağı muhakkak. Acaba kamu personeli ve kamu personeli emeklileri seçim sonuçları üzerinde ne kadar etkili olmuştur Biz bu konunun değerlendirmesini yapmaya çalışacağız. Kamu personeli ve emeklileri 7,5 milyonu aştıStrateji ve Bütçe Başkanlığının 2023 yılı Aralık ayı verilerine göre toplam kamu personel sayısı 5 milyon 175 bin 771 kişi olup bunlar farklı statüdeki personelden oluşmaktadır. Kamu personeli emeklilerinin sayısı ise 2 milyon 400 bin 121 4c (emekli sandığı) kişi emekli aylığı almaktadır. Buna göre kamu personeli çalışanları ile emeklilerinin sayısının toplamı 7 milyon 575 bin 892 kişidir. Kamu personelleri ile emeklilerinin ne kadar büyük bir kitle olduğunu belirtmemize herhalde gerek yoktur. Bu nedenle bu kesimin kamu kurumlarında yapılan her yanlıştan veya düzenlemeden bir şekilde etkilendiğini belirtmemiz gerekiyor. Özellikle 2023 yılında ilk defa yapılan emekli maaşı düzenlemesinde bütün memur emeklilerinin maaşlarına olumsuz olarak yansıdı. Bu konunun detaylarını daha önce bu köşede açıklamıştım."Memur emeklilerinin maaş rahatsızlığı ya da feryatlarının sebepleri" başlıklı 01.10.2023 tarihli yazımda maaş katsayısı yerine oransal memur maaş zammının emeklilere olumsuz yansıdığını örnekler üzerinden açıklamıştım.Bu yazımda, memur emeklilerinin emekli maaş artışı iki katsayı üzerinden yapıldığını bunlardan birisinin taban aylık katsayısı diğerinin ise maaş katsayısı olduğunu belirterek memurlara yapılan seyyanen maaş artışının katsayılarda artış yerine gösterge ile yapılması ve oransal olarak yapılan emekli maaş zammının emekli maaşlarına olumsuz yansıdığını ifade etmiştim. Bu durumun seçimlere olumsuz yansıdığını ifade etmemiz gerekiyor.Bu düzenlemenin yapılmasının temel sebebi ise EYT ve 3600 ek gösterge düzenlemesinin bütçeye getirdiği yük olduğunu belirtmemiz gerekiyor. EYT ve 3600 ek gösterge düzenlemesinin nelere yol açacağını bu köşeyi takip edenler hatırlayacaktır. Maalesef o dönemde kendisine Sosyal Güvenlik Uzmanı diyenler ekranların parlak yüzü haline getirilmişti. Şimdi bunların hiçbirisi ortada yok. Sosyal Güvenlik harcamalarının katlanamaz hale geldiğini bu köşede rakamlarla açıklamıştık. Zamanında yapılan yanlışlar, ister istemez emekli maaşlarına, bu da seçimlere yansımıştır.Diğer bir olumsuzluk ise 1. dereceye yükselen memurlara 3600 ek gösterge verileceği sözünün seçimler öncesinde yerine getirilememesidir. Daha önce de ifade ettiğim üzere böyle bir düzenlemenin birçok dengeyi bozacağını görmek için uzman olmaya gerek yoktur. Ancak söz verildikten sonra da beklenti oluşması kaçınılmazdır. Bütün memurlara 3600 ek gösterge verilecekse daha önceki düzenleme de anlamsızlaşacaktır. Yani neresinden tutulursa tutulsun rasyonel bir tarafı olmayan bir konuda iktidar çok büyük bir yara almıştır. Buna sebep olanların herhalde makul bir açıklaması vardır. Özetle bu konuda ciddi bir maliyet çalışması yapılmadığı anlaşılıyor. Niteliksiz bürokratların maliyeti seçimlere yansımıştır Bu köşeyi takip edenler kamu kurumlarına yapılan niteliksiz atamaların kurumlara ve iktidara verdiği zararları örneklerle anlattığımı hatırlayacaklardır. Kamu yönetimindeki iktidar gücünün su dolu havuz gibi olduğunu yıllardır yazılarımda belirtiyorum. Özellikle niteliksiz yöneticilerin kamu kurumlarına verdiği zararlardan ısrarla bahsettiğim hatırlanacaktır. Bunların iktidara verdiği zararları sürekli olarak gündemde tuttuk ama pek dinlendiği söylenemez.Kim ne derse desin, iktidar partileri seçim kazanır, kamu yönetiminde ise bürokratlar etkindir ve yönetim onların kontrolündedir. Hangi iktidar partisi olursa olsun bu kural değişmez. Yani ister bürokratik oligarşi diyelim ister başka bir ad verelim ama kural kesinlikle değişmez. Bu nedenle iktidar sürelerini su dolu havuza benzeterek konuyu açıklamaya çalışırsak konunun özü daha iyi anlaşılır. Bu bağlamda iyi ve nitelikli bürokratları havuza giren suya, niteliksiz bürokratları da havuzdan çıkan suya benzetebiliriz. Bu noktadan bakılırsa bürokratın kalitesi ne kadar düşük olursa havuzun suyu o kadar hızlı boşalacak kalite ne kadar artarsa da havuzdaki su o kadar hızlı artacaktır.İktidar temsilcisi olan partinin her bakanlıktaki tepe yöneticisi olan bakanın bakanlığındaki bürokrasiyi dizayn etme gibi bir fonksiyonu vardır. Dolayısıyla bakanlıklar iktidar tarafından yönetildiğine göre üst düzey bürokratların olumlu veya olumsuz her davranışı da iktidar hanesine yazılmaktadır. Bunun görülmediği ve dikkate alınmadığı anlaşılıyor. Bu zaviyeden bakıldığında liyakatsiz atamalar, iktidar havuzunu hızla boşaltmış ve sonuç sandığa yansımıştır. Günümüzün devlet yapısını kemiren bu hastalığı Koçi Bey ise yıllar önce dile getirmişti. Liyakat ister kamu yönetiminde isterse özel sektörde yönetimin vazgeçme lüksünün olamayacağı en temel ilkedir. Nitekim 657 sayılı Kanun'un üç temel ilkesinden birisi de liyakattir. Herkesin ısrarla liyakat demesine rağmen bu ilkenin niçin bu kadar yerlerde süründüğünün de ayrıca analizinin yapılması gerekmektedir.Bir kurumun başına getirdiğiniz liyakatli bir yönetici, kurumu zirveye taşırken liyakatsiz bir yönetici ise oluşan birikimi yerle bir edebilmektedir. Maalesef bu tür yöneticilerin