Üniversitelerin içinde bulunduğu acı durum ve yapılması gerekenler

Üniversitelerdeki öğretim elemanlarının kalite sorunu uzun yıllardan beri yazılan ve çizilen müzmin bir konu haline gelmiştir. Özellikle kalite sorununun temelinde yatan araştırma görevlisi alımı sürecinin etkisi tartışmasızdır. Gelinen süreçte ciddi iyileştirmeler olsa da hala sorunların olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Bu yazımızda bir akademisyenin feryatları eşliğinde konuyu açıklamaya çalışacağız.Sorunları kimin söylediğinden ziyade ne söylediğine odaklanmamız gerekiyorÜniversitelerde sorun denilince hemen birçoğunun aklına akademik personelin ücretlerinin düşüklüğü gelmektedir. Halbuki ücret düşüklüğü yaşanan sürecin hem çıktısı hem de çok küçük bir kısmıdır. Bu çerçevede, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Behçet Yalın ÖZKARA sosyal medya hesabından öğretim elemanlarının üniversitede yaşadığı sorunları en yalın haliyle izah etmeye ve vahim tabloyu gözler önüne sermeye çalışıyor.Hocanın kişiliğini, tarzını, olaylara yaklaşımını vb. birçok şeyi eleştirebiliriz. Ama anlattıkları şeyler dikkate alındığında akademinin iyileştirilmesi gereken ciddi yaraları olduğunu göstermektedir. Kaldı ki bu sorunlar bilinen sorunlar ama yüksek sesle dillendirilmeyen sorunlardı. Üniversitelerde akraba, eş dost istihdamı yeni değilGeçmişten günümüze akademide eş dost ataması bilindik bir yöntemdir. Keşke bu konuda ciddi bir çalışma yapılsaydı da cümle alem detaylarını duymuş olsaydı. Ancak eş dost atamasına ilişkin ciddi bir akademik araştırmaya ve çalışmaya rastlamadım ama belki de yapılmıştır.Üniversitelerde geçmişe göre büyük iyileştirmeler yapılmıştır. Ancak üniversitelerin çoğalması yapılan iyileştirmeleri yetersiz hale getirdiği için hala hakları yenilenlerin feryatları yükselmektedir.Hoca, araştırma görevlisi olmak için girdiği çok sayıda mülakat sınavında nasıl elendiğini belirterek özellikle de bir sınavda yaşadığı olayı ironik bir şekilde açıklamaktadır. Anlattığının doğru veya yanlış olduğunu test edemeyiz. Ancak anlatılan örnekler oldukça bilindik ve günümüzde de çok sayıda örneği bir çırpıda sıralamak mümkündür. Hocanın açıkladığı bir araştırma ise akademinin içler acısı durumunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Yapılan çalışmada Üniversitelerin işletme bölümündeki hocaların beşer yıllık dönemler itibarıyla durumunu inceliyorlar. Bu sürede tek bir uluslararası makalesi olan öğretim üyesi sayısı 20'dir. Ayrıca bir yılda uluslararası makalesi olan öğretim üyesi sayısının binde altı olduğu belirtiliyor. Hocanın bilimsel çalışmalardan verdiği örneklere göre üniversite hocalarının üretkenliği çok kötü bir durumda ve adeta alarm zilleri çalıyor.İşin eleştirisi elbette kolaydır denilebilir. Hoca kendince önerilerde de bulunuyor. Elbette konu YÖK tarafından enine boyuna ele alınması ve çok boyutlu olarak masaya yatırılması gerekiyor. Belki de YÖK tarafından yapılan ciddi çalışmalar vardır ama haberimiz olmayabilir.Bildiğimiz şey ise sorunun çok ciddi olduğu ve acilen çözüm üretilmesi gerektiğidir. Üniversitelerdeki kalite sorunu ister istemez ülkenin gelişmesine doğrudan yansımaktadır. Üniversite sayısının arttırıldığı ama kalitenin istenen seviyede olmadığı genel kabul görmüş bir durumdur. Kalite de ister istemez üniversite hocalarının üniversitelere girişlerinden yükselmelerine kadar uzun bir sürece bağlıdır. Elbette göğsümüzü kabartan dünya çapında başarısını ispatlamış hocalarımız da var. Ancak üniversitelerin ekosisteminin başarıyı frenlediği yönünde yaygın bir kanaat olduğunu da biliyoruz. Nitelikli hocaların yetişmesi kolay değil ve yıllar almaktadır. Ancak bunların kaybedilmesi ise çok basittir ki nitelikli hocaların kaybedildiği biliniyor.Yabancı öğrenci sorunu görmezden gelinmemelidirBehçet hocanın yabancı öğrencilerle ilgili tespiti ise üzerinde durulması gereken başka bir sorundur. YÖK tarafından bu konuda çalışma yapılıyor olabilir. Ancak ortada acelen müdahale edilmesi gereken bir durum olduğu anlaşılıyor.