Sözleşmeli personelin kaçırdığı memuriyet treni bir daha gelse iyi olur

Sözleşmeli personelin memur kadrolarına atanmaları zaman zaman çıkarılan kanunlarla yapılmaktaydı. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na konulan bir hükümle belirli bir sürenin sonunda memur kadrolarına geçiş hakkı verildi. Bu yazımızda bu konudaki bazı aksaklıkları açıklamaya çalışacağız.


Süreyi kaçıran bir daha memurluğa atanamıyor

Sözleşmeli personel istihdamının memuriyete geçiş güzergahı olduğu 657 sayılı Kanunda kalıcı hale getirilmiştir. Daha önce bu uygulamanın yanlışlığını açıklamıştım.

Bazı okuyucularımız kanunda yer alan sözleşmeli statüden memur statüsüne geçişteki otuz günlük süreyi değişik nedenlerden dolayı kaçırdıkları için mağduriyet yaşadıklarını belirtmektedirler.

657 sayılı Kanunun sözleşmeli personel istihdamını düzenleyen 4/B maddesinde; "…Bu fıkranın diğer paragraflarındaki hükümler ile özel kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanuna tâbi kamu idarelerinde Cumhurbaşkanınca belirlenecek pozisyon unvanlarında çalıştırılmak üzere işin geçici olması şartı aranmaksızın sözleşmeli personel istihdam edilebilir. Bu kapsamda istihdam edilen sözleşmeli personelden aynı kurumda üç yıllık çalışma süresini tamamlayanlar bu sürenin bitiminden itibaren otuz gün içinde talepte bulunmaları hâlinde bulundukları yerde aynı unvanlı memur kadrolarına atanır. Bulundukları pozisyon unvanı ile aynı unvanlı memur kadrosu bulunmayanların atanacağı kadrolar Cumhurbaşkanınca belirlenir. Bu personel can güvenliği ve sağlık sebepleri hariç olmak üzere üç yıl süreyle başka bir yere atanamaz. Memur kadrolarına atananlar, aynı yerde en az bir yıl daha görev yapar. Bu kapsamda memur kadrolarına atananların, sözleşmeli personel pozisyonlarında geçirdikleri hizmet süreleri, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceleri aşmamak kaydıyla kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespiti ile 64. maddenin 4. fıkrası kapsamında değerlendirilir. Bunlar, atandıkları kadronun mali ve sosyal haklarına göreve başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren hak kazanır ve önceki pozisyonlarında aldıkları mali ve sosyal haklar hakkında herhangi bir mahsuplaşma yapılmaz…" hükmüne yer verilmiştir.

Bu düzenlemede yer alan istihdam edilen sözleşmeli personelden aynı kurumda üç yıllık çalışma süresini tamamlayanların otuz gün içinde talepte bulunma zorunluluğu ve süreyi geçirenlerin hiçbir şekilde memur olamamaları ciddi bir mağduriyet yaşanmasına sebep olmaktadır. Kaldı ki kanun metninde otuz günlük sürenin mücbir sebeplerin olacağı bazı hallerde uzayacağına ilişkin istisnalara da yer verilmemiştir.

Zamanında geçseydi de mağduriyet yaşamasaydı denilebilir. Ancak böyle bir yaklaşımın doğru olmadığını düşünüyorum. Değişik saiklerle zamanında müracaat edilmemiş olunabilir. Hasta olunabilir, kaza geçirilmiş olunabilir veya benzeri nedenlerle süre kaçırılmış olunabilir. Kanundaki düzenlemenin mantığı sözleşmeli personel sürecini bir çeşit aday memurluk gibi görmesidir. Yapılan düzenleme geçici madde şeklinde olmadığı için otuz günlük süre çok anlamlı değildir.

Bu nedenle kanun metninden yer alan otuz günlük kısıtlamanın kaldırılmasının doğru olacağını düşünüyorum. Şayet kanuni düzenleme geçici madde şeklinde olmuş olsaydı o zaman herkes süreye dikkat etseydi diyebilirdik. Sendikaların bu konuyu gündemlerine almalarında fayda olduğunu düşünüyorum.


Aile yılında çocuklu memurlara vergi muafiyeti getirilmelidir

Son derece isabetli bir şekilde 2025 yılı Aile Yılı olarak ilan edilmiştir. Bu çerçevede 633 sayılı KHK ile getirilen çocuk yardımı da oldukça önemlidir. Düzenleme ile Türk vatandaşlarına,1/1/2025ve sonrasında canlı doğan çocukları için başvuru yapılması ve Türkiye'de ikamet ediyor olmaları koşuluyla;

- Birinci çocuk için tek seferlik 5.000 TL,

- İkinci çocuk için başvurunun yapıldığı ay itibarıyla 5 yaşını tamamlayana kadar (altmışıncı ay dâhil) aylık 1.500 TL,

- Üçüncü ve sonraki çocuklar için başvurunun yapıldığı ay itibarıyla 5 yaşını tamamlayana kadar (altmışıncı ay dâhil) aylık 5.000 TL,