Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanları adalet istiyor

Eşit işe eşit ücret düzenlemesi ücretlerde eşitlik sağladı sağlamasına ama adaleti ne kadar sağladı diye sorarsanız orada biraz düşünmek gerekiyor. Her ne kadar adı eşit işe eşit ücret olsa da ücreti eşitlemekle işlerin de eşitlenmesi her zaman mümkün olamamaktadır. Zaman zaman okuyucu taleplerimizi köşemize taşıyarak sorunları gündeme getirerek okuyucularımızın sesi olmaya çalışıyoruz. Bugünkü yazımızda SGK çalışanlarının sesini duyurmaya çalışacağız.


SGK çalışanları ücretlerde adalet istiyor

Bir takipçimiz Sosyal Güvenlik Çalışanları Adalet İstiyor !!! başlıklı bir mesaj göndermiş ve SGK çalışanlarının yaşadığı mağduriyeti paylaşmış. Yıllardır gündeme getirmeye çalıştığımız Kamu Personel İstihdam Strateji vurgumuzun sebebi bu tür durumların sona erdirilerek adil ve sürdürülebilir bir sistem kurulmasıydı.

Şimdi de okuyucumuzun mesajına kulak verelim.

1997'de Sosyal sigortalar Genel müdürlüğü çalışanları olarak birçok kurumda olmayan ek ödememiz var idi ek ödeme maaşımızın 30'una tekabül ediyor idi.

Buna ilaveten 120 saat fazla mesaimiz, yılda bir defa asgari ücretten yüksek (ipc, ilaç katılım payı, muayene katılım paylarının biriktiği ve çalışanları eşit olarak dağıtılan) havuz paramız , yılda 2 defa asgari ücret tutarında ikramiyemiz var idi. Sonrasında Emekli Sandığı ve Bağ-Kur ile birleşmek suretiyle 3 kurum olduk. İşlerimiz 3 kat artmasına rağmen maaşımız şu anda birçok kurum çalışanlarının altında kaldı.


666 KHK ile ücretler eşitlendi ama işler eşitlenmedi

2011 yılında çıkarılan 666 KHK ile eşit işe eşit ücret bahanesi ile işleri eşitlemek yerine kadroların özlük hakları eşitlendiği sosyal güvenlik kurumu çalışanları dışındaki tüm kurum çalışanlarına yaklaşık 30 zam yapılarak bizlerin özlük hakları düşürülmüştür. Ancak bu düzenlemeyi yapan Maliye Bakanlığı bürokratları kendi personeline ayrıcalıklı davranarak basit bir sınav ile çalışmalarını (VHKİ, memur, hizmetli, şoför, bekçi, güvenlik vb.)"Gelir Uzmanı" yaparak 666 KHK düzenlemesindeki hak kayıplarını önlemişlerdir.

Diğer birçok kuruma ise daha sonra "TAZMİNAT" adı altında iyileştirmeler yapılmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumunda ise çalışanlar ülke nüfusunun tamamına hizmet vermek suretiyle hizmet alanı çok geniş olmasına rağmen iyileştirme yapılmamıştır. Bizlerde sosyal güvenlik tazminatı istiyoruz. Oysa diğer kurumlar Türkiye nüfusunun bir bölümüne hizmet vermektedir. Kurumumuz mevzuatı ile vergi dairesi mevzuatı birleştirilmiş, vergi dairesi müdürlüğüne firmalar tarafından aylık verilen muhtasar beyanname ile sosyal güvenlik kurumuna; aylık çalıştırdığı işçilerin çalışma gün sayısını ve ücretini bildirdiği aylık prim ve hizmet belgeleri birleştirilerek tek belge halinde "MUTTASAR VE AYLIK PRİM Hizmet BEYANNAME" (MUHSGK) verilmesi sağlanmış söz konusu belgenin prim ve hizmet tarafını daha az personel ile inceleyen Sosyal Güvenlik Çalışanları sahipsiz kalmış, Vergi dairesi çalışanlarından 20 bin TL daha düşük maaş almaya mahkum edilmiştir. SGK personeli de "Sosyal Güvenlik Uzmanı" yapılarak bu haksızlık giderilebilir.

Ayrıca Vergi Dairesi Müdürlüğünde görev yapan Gelir Uzmanı, Müdür Yardımcısı ve Müdür uzlaşma komisyonunda görev alarak ek ücret almakta, sosyal güvenlik personeli ise idari para cezası, prim tahakkuk komisyonu, iş kazası tespit komisyonu, kurum kodu değerlendirme komisyonu vb. birçok idari ve mali yükümlülük altına sokan komisyonlara giriyor. Ancak hiç bir ücret almıyor. Bu husus kamuda çalışma barışını bozmaktadır. İdari ve mali yükümlülük altına giren personele bunun karşılığında ücret verilmemesi büyük haksızlık. Eğer eşit işe eşit ücret verilecek ise Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanlarının biran önce Kurum içi uzmanlık yolunun açılması hususunda düzenleme yapılması gerekmektedir.


Kamu personel sisteminde köklü çalışma yapılması gerekiyor

Daha önceki yazılarımızda da kamu personel sisteminin ciddi bir dağınıklık içerisinde olduğunu ve sistemin sahipsiz kaldığını belirtmiştik. Okuyucularımızdan gelen mesajlar da bu durumun acilen masaya yatırılması gerektiğini gösteriyor.

Özellikle toplu sözleşme sürecinde kamu kurumlarından bazılarının personeline getirilen mali iyileştirmeler sistemde bozulma oluşmasına sebep olmuştur. Halbuki sistemin bir bütün olarak masaya yatırılarak adil, objektif ve sürdürülebilir bir sistem için kolların sıvanması gerekmektedir. Aksi takdirde kişisel kulislerle yapılan iyileştirmeler sistemi daha da içinden çıkılmaz bir hale getirecektir.