Mahalli idarelerde gerekli reformlar yapılmazsa daha çok yolsuzluğa şahit olacağız

Basında her gün belediye operasyonları haberleriyle uyanır hale geldik. Belediye, operasyon, gözaltı ve tutuklama kavramları kulaklarımızda çınlar hale gelmiştir. Yıllardır bu köşede mahalli idarelerdeki sorunları gündeme getiriyor ve çözüm önerileri sunuyoruz. Bu yazımızda konuyu birçok açıdan gündeme getirmeye çalışacağım.

Mahalli idarelerin çalışma tarzı merkezi idareden çok farklıdır

Mahalli idarelerin hem teşkilatlanması hem iş yapma tarzı hem de çalışma şartları merkezi idareden oldukça farklıdır. Nitekim mahalli idarelerden merkezi idare kadrolarına atananlar bunu çok iyi bir şekilde gözlemlemiştir. Mahalli idarelerde anlık çözümler istenirken merkezi idare bu konuda biraz daha rahat ve teenni ile hareket etmektedir. Bu yönden mahalli idareler mevzuatın en fazla esnetildiği veya ihlal edildiği kurumlar haline gelmiştir dersek abartı olmaz.

Bu nedenle mevzuata bire bir uygun hareket edilmesi halinde çok büyük sorunlar yaşanabilir düşüncesiyle bazı hallerde önce iş yapılır sonra ihale dosyası hazırlanmak zorunda kalınabilir. Bazen aşırı hız kazayı da beraberinde getirmektedir. Bazen bu kazalar taksirle bazen de kasıtla olabilmektedir. İşte bu tür durumlar için şeffaflık kaçınılmaz hale gelmektedir. Elbette her zaman böyle hareket ediliyor diyerek genelleştirme yapamayız.

Belediye Kanunu bu tür acil ihtiyaçlar olabileceğini öngörerek belediye iştirakleri kurulmasına imkan sağlamıştır. İlk dönemlerde iştirakler çok büyük fonksiyon icra etmiştir. Ancak ilerleyen süreçte bazı iştirakler adeta sinek üreten mekanlar haline gelmiştir. Öyle ki kuralsızlığın kural haline gelmesi buralarda sıradanlaşmıştır. Gelinen noktada ise iştirakler belediye başkanlarının ve siyasi partilerin arka bahçeleri veya istihdam merkezleri haline gelmiştir.

Bize gelen bilgilere göre siyasi partilerin ilçe teşkilatlarının birçok harcaması için iştiraklerin kullanılması sıradan hale gelmiştir. Elbette işin kılıfına uygun hareket etmede öğrenilmiştir. Ancak bazı hallerde Sayıştay'ın radarına takılanlar da olabilmektedir.

Mahalli idareler ve iştirakleri için acilen alınması gereken tedbirler

Tek tek sineklerle uğraşmak yerine siyasi partilerin arka bahçeleri haline gelen iştiraklere çeki düzen verilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Meclis denetim komisyonları da iştiraklere ilişkin bilgi ve belge alamadığı için buralarda yeterli denetim de yapılamamaktadır. Her ne kadar bağımsız denetim firmaları buralarla ilgili rapor hazırlasalar da bu raporların sağlıklı olduğunu düşünemeyiz. Çünkü bağımsız denetim firmaları nihayetinde bu raporları ücreti mukabilinde hazırladıkları için sıkıntı çıkaracak tespitlere yer verilmesi bu firmaların sözleşmelerinin sona ermesine yol açabilmektedir.

Daha önceki yazılarımda da izah ettiğim üzere 2025 yılı Eylül ayı verilerine göre, kamu kurumlarının tamamında istihdam edilen kadrolu işçi sayısı 1.236.891 671.863 iken BİT'lerde istihdam edilen işçi sayısı ise 671.863'dür. Bunun başka bir anlamı ise kuralsız olarak alınan işçi sayısı 671.863'e ulaşmış olması ve beraberinde de büyük bir imkan oluşturmasıdır.

Bu kadar kuralsız yöntemlerle kullanılan imkanların belediyelerce bırakılmak istenmeyeceğini düşünüyorum. Ancak gelinen noktada bıçak kemiğe dayanmış ve yolun sonu görünmeye başlamıştır. Öyle ki birçok belediye iştiraki mali olarak sürdürülebilir olmaktan çıkmış ve adeta borç batağına düşmüştür.

Ortaya çıkan denetim ve Sayıştay raporları bu durumu oldukça göstermektedir. Bir de yayınlanmayan raporlar düşünüldüğünde ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Bu nedenle vergi gelirlerine yüklenmek yerine mahalli idarelerin bir bütün olarak analiz edilerek harcamaların kontrol altına alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu ülke hepimizin ve belediye başkanlarının keyfi için bu kuralsızlıklara sessiz kalınmaması gerektiğini ve dur denilmesinin vaktinin geldiğini düşünüyorum. İyi niyetlerle vatandaşa hizmet etmek için kurulan belediye iştirakleri günün sonunda ya istihdam ya da ihalesiz işler merkezlerine dönüşmüştür. Sabırla bekliyoruz. Şimdi de Belediyeler ve İktisadi Teşebbüslerinde acilen alınması gereken tedbirleri ve reform alanlarını maddeler halinde sıralayalım.

1- Belediyeler ve iştiraklerindeki personel alımında sözlü sınav mutlaka kaldırılmalı ve KPSS puan üstünlüğüne göre merkezi yerleştirme yapılmalıdır. KPSS veya DMS puan üstünlüğüne göre merkezi yerleştirme dönemlerinde belediyeler ihtiyaç fazlası personel alımına gitmemişlerdir. Daha sonra KPSS puanı ve sözlü sınav getirilmiş ve belediyeler muratlarına ermiştir. İştirakler de ise tamamen keyfi uygulamalar devam etmektedir. İştiraklerin personel alımında hamili kart yakınımdır usulü ile yapılan sözlü sınavlar ve ilansız alımlar sonlandırılmalıdır.

2- Borcu olan iştiraklerin personel alımına son verilmeli ya da merkezi idarenin onayı aranmalıdır. İştiraklere alınan personeller için yapılan sınavlar ve sınav şekilleri ile personelin okul vb. bilgileri oluşturulacak merkezi veri tabanına kaydedilmelidir.