Kamu yönetiminde ihsan, şeffaflık ve hesap verebilirlik ya da tefekkür vakti

Yeni Şafak Ahmet Ünlü - Kamu yönetiminde ihsan, şeffaflık ve hesap verebilirlik ya da tefekkür vakti Bugünkü yazımızda kamu yönetiminde ihsan, şeffaflık yada saydamlık ve hesap verebilirlik üzerinde durarak sorunların çözümünde bu kavramların fonksiyonlarını açıklamaya çalışacağız.Kamu yönetiminde ihsan ya da şeffaflıkİslam Ansiklopedisi'nde ihsanla ilgili şu ifadelere yer verilmiştir; Genel olarak "başkasına iyilik etmek" ve "yaptığı işi güzel yapmak" şeklinde kısmen farklı iki anlamda kullanılmaktadır. Bir insanın gerçekleştirdiği işin ihsan seviyesine ulaşabilmesi için hem neyi nasıl yapması icap ettiğini iyi bilmesi hem de bu bilgisini en güzel biçimde eyleme dönüştürmesi gerekir.Hz. Ali, "İnsanlar işlerini ihsanla yapmalarına göre değer kazanır" derken bunu kastetmiştir. Ahlâk literatüründe ihsan genellikle, "iyiliklerde farz olan asgari ölçünün ötesine geçip isteyerek ve severek daha fazlasını yapmak" mânasında kullanılır. Râgıb el-İsfahânî'nin diğer İslâm âlimlerince de paylaşılan düşüncesine göre ihsan adaletin üstünde bir derecedir; adalet borcunu vermek, alacağını almak, ihsan ise üstüne düşenden daha fazlasını vermek, alması gerekenden daha azını almaktır. Bundan dolayı adaleti gözetmek vâcip, ihsanı gözetmek mendup ve müstehaptır.Hz. Peygamber'in "Cibrîl hadisi" diye bilinen hadiste geçen, "İhsan Allah'ı görür gibi ibadet etmendir; çünkü sen O'nu görmesen de O seni görmektedir" şeklindeki açıklaması (Buhârî, "Tefsîr", 312, "Îmân", 37; Müslim, "Îmân", 1), ihlâs terimiyle de ifade edilen bu bağlamdaki ihsanın en güzel tanımı kabul edilmiş ve üzerinde önemle durulmuştur.Ayrıca iki sûrede (el-En'âm 683-84; es-Sâffât 3780-131) bazı peygamberlerin isimleri zikredilerek kendilerinden "muhsinler" diye söz edilmesi, ihsanın peygamberlerde gözlenen kusursuz dindarlığı ve bunun sonucu olan güzel davranışları ifade ettiğini gösterir. Bilhassa mutasavvıflar Cibrîl hadisine ve bu hadiste geçen, "İhsan Allah'ı görür gibi ibadet etmendir..." ifadesine özel bir ilgi göstermişlerdir.Din ilimlerini Kur'an ilmi, sünnet ilmi, imanın hakikatleri ilmi şeklinde üç kısma ayıran Ebû Nasr es-Serrâc, bütün bu bilgilerin aslının söz konusu hadis olduğunu söyleyerek hadisteki İslâm'ı "zâhir", imanı "bâtın", ihsanı da "zâhir ve bâtının hakikati" diye nitelerken Herevî aynı hadisi tasavvuf ehlinin izlediği seyrüsülûkün bir özeti sayar. Tasavvufta önemli bir yeri olan murakabe de bu hadise dayandırılır. Çünkü murakabe kulun her an Allah tarafından denetlenmekte olduğu bilincini gösterir.Bu çerçevede, ihsanın karşılığını biraz daraltarak kamu yönetiminde şeffaflık ve saydamlık olarak kullanmak çok da abartı olmayacaktır. Zira insanın yaptığı her fiilini Allah'ın gördüğü düşüncesi ile hareket eden bir insan istese de şeffaflık sayesinde yanlış yapamayacaktır. Yani her hareketi şeffaflık sayesinde takip edilenler hem kullara hem de Allaha hesap vereceğini her an düşünecektir. Bunu düşünenlerin yanlış yapma ihtimali kalmayacaktır. Her hareketini Allah'ın ve kulların gördüğünü düşünen bir kişi yanlış yapabilir mi İşte şeffaflığın kamu yönetiminde böyle bir fonksiyonu vardır. Cümle alemin her yaptığınızdan haberinin olması halinde yanlış yapma ihtimali azalacaktır.Düşünün ki yönetim kurulu toplantıları kamerayla kaydediliyor ve isteyen herkesin izlemesi için kurumun internet sayfasına konuluyor (Şayet kamusal güvenlik açısından sorun oluşacaksa herhangi bir denetim için alınan kayıt arşivlenebilir) yada yapılan bir sınav kameraya kaydedilerek internet sayfasına konuluyor. Böyle bir durumda kurul üyelerinin yanlış yapma imkan ve ihtimali olamaz. Olması halinde ise yanlış yapanların başlarına nelerin geleceği bilinir.Bu nedenle ister ihsan diyelim isterse daraltarak şeffaflık ve saydamlık olarak ifade edelim bu kavramların kamuda ete kemiğe bürünmesi halinde kamu yönetimindeki sorunlar büyük oranda çözüme kavuşacaktır. Hani kapalı kapılar ardında işler yapılıyor deniliyor ya işte ihsan ya da şeffaflık ve saydamlık sayesinde kapalı kapılar ardında kavramı da tarihe karışacaktır.Bu kuralın ister özel sektörde isterse kamuda hayata geçmesi halinde birçok sorunun kendiliğinden sona ereceğini düşünüyoruz. Özel sektörde veya kamuda çıkan sorunların büyük çoğunluğunun temelinde ihsan ya da şeffaflık kuralının işletilmemesi yatmaktadır.Belediye başkanı makam odasının kapısını kaldırmışBir belediye başkanı başkanlığının ilk gününden itibaren makam odasının kapısını söktürerek açık kapı politikası izlemeye başlamış. İster istemez bu yöntemle kendisinden usulsüz taleplerin ortadan kalkmasını sonlandırmış. Kapalı kapılar açılınca usulsüz talepler kendiliğinden ister istemez sona eriyor. Yani ihsan ya da şeffaflık herkese rahatlık ve haklarına razı olmalarını