Etik ihlallerinde belediye başkanları başı çekiyor!

Bu köşede zaman zaman Kamu Görevlileri Etik Kurulu kararlarına yer vererek bu kurulun daha etkin olması gerektiğini açıklamaya çalıştık. Gördüğümüz en temel tespit ise bu kurulun bu haliyle dahi verdiği kararlarda çok ciddi bir işlev gördüğüydü. Bu yazımızda ise bu kurulu biraz eleştiriye tabi tutarak nasıl daha etkin olabileceğini açıklamaya çalışacağız.Kurul, görevlendirme ile çalışan 9 personelle etkin görev yapamazKurulun 2021 yılı Faaliyet Raporu'na baktığımızda Başkan ve Kurul Üyeleri'nin haricinde şoför ve temizlik personeli dahil olmak üzere toplam 19 personelinin olduğu görülecektir. Yine kurulun sekretarya hizmetleri, 5176 sayılı Kanun uyarınca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir.Kurulda toplam 2 Ticaret Uzmanı, 1 Müfettiş, 1 AÇSH Uzmanı, 3 İdari Uzman, 1 Sosyal Çalışmacı, 1 Öğretim Görevlisi görev yapmaktadır ve etik ihlal iddiasıyla yapılan başvurular genel olarak bu personel aracılığıyla incelemektedir. Bu personelin çoğunun denetim bilgi ve tecrübesinin olmaması da ayrı bir sorundur.Kurulun görev alanı, hakkında inceleme yaptığı kamu görevlileri, yürüttüğü projeler ve gerçekleştirdiği eğitimseminerler dikkate alındığında, nicelik olarak son derece sınırlı bir personel ile bu faaliyetleri icra ettiği görülmektedir. Bu personelin bir kısmının da idari işlerde görevlendirildiği (evrak, yazı vb.) dikkate alındığında inceleme faaliyetlerinde istihdam edilen personelin kurulun işleri için yeterli olmadığını söylemek mümkündür. Zaten yayınlanan kararlara bakıldığında konu daha iyi anlaşılacaktır. Kurulda idarecilik görevini koordinatör yerine getirmektedir.Gecekondu bir kurum görüntüsü veren bu durumun biran önce düzeltilmesi ve güçlendirilmesi önem arzetmektedir. Zira bu kurula atfedilen fonksiyon düşünüldüğünde kurulun daha etkin görev yapabilmesi için yeter sayıda nitelikli personelle takviye edilmesi gerekmektedir.Etik ihlalinde belediye başkanları başı çekiyorKurulun verdiği etik ihlal kararlarına bakıldığında toplam 101 etik ihlal kararı verildiği görülmektedir. Bu kadar etik ihlali yapıldığı bir ülkede verilen kararların devede kulak olduğu görülecektir.Etik ihlal kararları incelendiğinde 44 kararla belediye başkanlarının başı çektiği, ikinci sırada 16 kararla Üst Kurul Bşk.Üyelerinin olduğu, üçüncü sırada 14 kararla genel müdürlerin yer aldığı, dördüncü sırada 7 kararla kurum başkanları ve kaymakamların yer aldığı, beşinci sırada 3 kararla müsteşarların yer aldığı görülmektedir. Bunca etik dışılığın yaşandığı bir ortamda bu kadar az kararla farkındalık oluşturmak mümkün değildir.Kurulun farkındalık oluşturmak için eğitim faaliyetlerini arttırması önemlidir ancak bu konunun eğitimle çözülemeyeceği bilinmelidir.Kanunda olmayan zamanaşımı düzenlemesi sona erdirilmeliKamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ve Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 40'ıncı maddesinde; "Oluştuğu tarihi izleyen günden başlayarak iki yıl içinde yapılmayan etik ilkelere aykırı davranışlar hakkındaki başvurular incelenmez." hükmüne yer verildiğini görüyoruz. Ancak, 5176 sayılı Kanun'da buna ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanunun inceleme ve araştırma başlıklı 5'inci maddesinde hiçbir süre kısıtı yokken yönetmelikle iki yıl kısıtı getirilmesi doğru değildir. Yani kanunla sınırlama yapılmayan başvuru süresi, yönetmelikle iki yıllık bir sınırlamaya tabi tutulmuştur. Bu durumun biran önce düzeltilmesi gerekmektedir. Kurul başkanının daha önce Danıştay Başkanı olarak görev yapmış olması normlar hiyerarşisine aykırı bir düzenlemenin düzeltilmesini kolaylaştıracaktır diye düşünüyoruz. Kaldı ki birçok başvuru da iki yıllık zamanaşımı nedeniyle inceleme dışında bırakılmaktadır. Bunun için en kısa sürede yönetmelikteki kanuna aykırı bu kısıtlama ile güncel olmayan hususların düzeltileceğini düşünüyoruz.Kurul kararlarının Resmi Gazete'de yayınlanması zorunlu hale gelmiştirBir dönem kurul kararları Resmi Gazete'de yayınlanmış ve kurul bir anda kamuoyu gündemine oturmuştu. Ancak, kurul kararlarının nihai olmaması ve yargı denetimine tabi olması dikkate alındığında telafisi imkansız zararlar oluşturma ihtimali üzerine Anayasa Mahkemesi'nin 422010 tarihli ve E.:200798, K: 201033 sayılı kararı ile 5176 sayılı Kanun'un kurul kararlarının Resmi Gazete'de yayınlanmasına ilişkin 3. fıkrası iptal edilerek kurul kararlarının en önemli yaptırım gücü elinden alınmıştır.Anayasa Mahkemesi'nin