Bürokraside her zaman şeref verilmez bazen hesap da verilir

Üst düzey bürokratlar makamın sihrine kapılarak zaman zaman yanlış güzergaha girebilmektedir. Kamu gücünü kullananların her zaman şeref vermeyeceği bazen de hesap vereceğini unutmaması gerekiyor.

Daha önceki yazımda İmamoğlu vakasından bürokrasinin çıkarması gereken dersleri 16 maddede açıklamıştım. Gelinen noktada yapmış olduğumuz analiz her geçen gün tek tek ortaya çıkıyor. Bu yazımda konuyu farklı boyutlarıyla açıklamaya devam edeceğim.

Bürokraside rahatlık isteyenler şeffaflığı merkeze koyacaktır

Bu köşeyi takip edenler bir belediye başkanının göreve başlar başlamaz makam odasının kapısını söktürdüğünü yazdığımı hatırlayacaktır. Bu adam boşuna kapıları söktürmedi. Biliyor ki kendisine çok fazla usulsüz talep gelecek. İşte bu talepleri ortadan kaldırmak için kapıları söktürüyor. Çünkü insanlar uluorta yerde usulsüz talepte bulunamazlar.

En ahlaksız insan dahi yaptığı bir fuhşiyatı aleni yapmaktan çekinir. Bir yerde ne kadar gizli saklı işler yapılmaya çalışılıyorsa bilin ki orada büyük ihtimalle yanlış işler yapılıyordur.

Elbette devlette Devlet sırrı mahiyetinde işler vardır ve bunların nasıl yapılacağı bellidir. Bu tür işlerin şeffaflık adına davulla zurnayla duyurulması yapılmaz.

Devlet yönetiminde ne kadar şeffaflık varsa bürokrat o kadar rahat eder. Birilerini rahatlatmak için yapılan yanlışlar bir gün gelir ortaya çıkar ve hesabının verilmesi gerekir. Bürokrasi ile siyasetçi arasındaki en temel ayrım birisi anlık çözüm isterken diğeri zaman alan kalıcı çözüm peşindedir.

Gök Kubbenin altında gizli hiçbir şey kalmaz

Kamu gücü kullananların ister istemez içerden ve dışarıdan çok sayıda rakibi olur. Bir de kullanılan güç büyüdükçe rekabette kızışır. İşte İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kaçırdığı nokta burada yatmaktadır.

Son olarak Ekrem İmamoğlu'nun kameraların kayıt almaması için yaptığı karartmalar ortalığa düşünce demek ki gizli saklı işler bir gün ortaya çıkıyormuş. İşin içine birde sinyal kesiciler girince hayrola diye soruluyor.

İmamoğlu, beni 16 milyon İstanbullu seçtiğine göre ben istediğimi yaparım ve bana da kimse hesap sormaz demeye getiriyor. Zaman ilerledikçe böyle bir dünyanın olmadığı görülecektir. İnanın büyük veya küçük kamu gücü kullanan herkes gün geliyor hesap veriyor. Bundan şuana kadar kaçınan kimse yok. Sadece bazen zaman uzuyor.

Bir dönem gözde bürokrat olan Can Akın Çağlar birilerinin gazına gelerek İmamoğlu ile aynı yolda yürümeye başladı ve şuan kan ter içinde hesap veriyor. Öyle ya çamurda yürüyüp te üzerine çamur bulaşmayan olmaz.

Bir de bürokraside vefa çok zayıftır. Atalar düşenin dostu olmaz diye boşuna söylememiştir. Bürokraside düşenin ise hiç dostu olmaz. İsterseniz eski anılarını anlatan üst düzey bürokratları dinleyin. Aradıkları telefonların biranda aradığınız numaraya ulaşılamıyor sinyali ile yankılandığı çok olur. Bu nedenle hısımların hasım olması bürokraside çok sıradandır.

Daha Ekrem İmamoğlu'nun iyi günleri. Her geçen gün itirafçılar ortaya çıktıkça ve itiraflar ve belgeler ortalığa saçıldıkça ve belgeler havada uçuştukça yalnızlık artacaktır. Meydanlardaki kalabalıklar yanıltıcı olabilir. Meydanlardakilerin her birinin farklı bir derdinin olduğu bilinmelidir. Kimileri ah derken kimileri de oh der. Zannedilmesin ki herkes İmamoğlu için vah tüh diyor. Anlayacağınız herkes kendi derdine ağlıyor.

Cenaze evine gidenler çok iyi bilir. Bazıları diğerlerinden çok fazla ağlar ve feryat ederler. Biraz araştırınca bakarsınız ki bu kişinin geçmişte çok sevdiği birisi ölmüştür veya başına ağır bir bela gelmiştir. Kalabalıklar da böyledir. Kalabalıkları en iyi analiz eden rahmetli Osman Bölükbaşıdır. İsteyen anılarını okuyabilir.

Daha önce bürokrasinin çıkarması gereken dersleri açıklamaya çalışmıştım. Olaya sadece İmamoğlu olayı olarak bakılırsa çok büyük bir yanlış yapılmış olur. Olaya kamu gücü ve kamu kaynağı kullanan herkesin farklı boyutlardan bakması gerekiyor. Kamu kaynağını sahiplenen ve kendi malı gibi kullananların günün birinde kapısının çalınacağının bilinmesi gerekiyor.

Anlayacağınız kamu kaynağı kullanan her bürokrat veya siyasetçiden yaptığı yanlışların hesabı bir gün sorulur. Sadece siz hesap zamanını kestiremezsiniz. Bu nedenle kamu kaynağı kullanan herkesin hesap verecek şekilde iş ve işlemlerini yapması gerektiğini bilmesi gerekiyor. Bu konuda "Kamu yönetiminde ihsan, şeffaflık ve hesap verebilirlik ya da tefekkür vakti" başlıklı yazımı okumalarını öneririm. Yani hesaba çekilmeden önce bürokratların kendilerini hesaba çekmesi gerekir.Bürokraside her zaman şeref verilmez bazen hesap da verilir