Küçükpazarlı Kemal

"İstanbul'a kurgulu" Murat Kurum, Küçükpazar'ı elbette bilmez. Ekrem İmamoğlu ya bilir ya bilmez. Ama çok önemli bir iş yaptı.

Göztepe'de Kemal Sunal Müzesi açtı. Keşke Küçükpazar'da açsaydı!

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, zenne rollerine de çıkan eski bir komedyen. Haşa cumhurbaşkanımız ile kıyaslayacak halimiz yok. Tayyip Bey, naturası, ekonomik birikimi, mizaha olan aşırı mesafesiyle bambaşka biri.

Zelenski olsa olsa popüler mizahı, toplumsal ve siyasal sezgileri ancak Kemal Sunal'la kıyaslanabilir, ona da zamane deyimiyle beş basar.

Tayyip Bey İstanbul Belediye başkanı, Kemal Sunal da izlenme rekorları kıran TV dizisinin "Bay Kamber" idi.

1990'lı yıllar, yeni cumhurbaşkanı bir türlü seçilemiyordu. Kemal Sunal da hayatının demecini patlatmıştı:

"Halkın seçmesine imkân verilsin. Ben adayım! Benim gözüm cumhurbaşkanlığında!"

Allah söyletmiş denir ya!

GEÇMİŞ ZAMAN SEMTİ

Küçükpazar sabah 6'da işbaşı yapanların, kardeşlerin, birbirlerinin ya da anne-babalarının eski elbiselerini giyerek büyüdükleri bir semtti. Hâlâ da öyledir.

Doğma büyüme İstanbullu olmakla övünenler bile bu semtin nerede olduğunu tam bilmezler. Üstelik İstanbul'un en orta yerinde ve en eski semtlerinden biri olduğu halde.

Bu semt ayakaltında değildir. Sokakları dardır, bir semtten ötekine kestirme bir yolla açılmaz. O yüzden kimsenin yolu düşmez. Süleymaniye sırtlarından Haliç'e ve Unkapanı'na inen yokuşlu sokakların tümüne verilen ortak addır. Hatta Evliya Çelebi bile bilen biliyor buralıdır.

Gecekondu öncesi İstanbul'unun, yıkılmaya terk edilmiş ahşap Osmanlı konaklarının semtidir. O güzelim yapıları, vâris sayısının çokluğu yüzünden toparlayıp onarmak mümkün değildi.

İstanbul'a göç edenler buraları mesken tutarlardı. (Son on yıldır da Suriyeli, Filistinli, Somalili, Afganistanlı "misafirlerin" toplu ikametgâhına dönüşmüş.)

Malatya'dan göç etmiş Sunal ailesi de Küçükpazar'a yerleşenlerden. Baba Mustafa İstanbul'un ilk açılan Migros'unda çalışıyormuş.

Küçükpazarlılar zengin olma umudu taşımazlar, köşe dönme hayali kurmazlar, hep karınca kararınca yaşarlar. Tüm amaçları çoluk çocuğu ele güne muhtaç etmemek, onları okutmak, bir baltaya sap olmalarını sağlamak.

Küçükpazarlı anne-babaların "Bir baltaya sap olma" telkinleri öylesine şiddetli, öylesine yoğunmuş ki çocuklar bir baltaya sap olma yerine sapa balta olmaya bile yönelebilirlermiş.