Yaşasın beddua özgürlüğü

Bu seçimin yazgısını dua edenler ile beddua edenlerin oranı belirleyecek.

Anayasa Mahkemesi başkanı ve üyelerinin bile suç duyurusuna maruz kaldığı günler yaşıyoruz.

Sokaklara çıkıp haktan hukuktan söz etmek, yasal gerekler yerine getirilse bile hayati risk taşıyor.

Pahalılıktan çaresizlikten bunalan vatandaş için tek çare kendi kendine söylenmek.

Dua ve beddua da kendi kendine söylenmektir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Allah belanı versin" dediği iddiasıyla Diyarbakır'da yargılanan 78 yaşındaki Hayriye Türkekul beraat etti.

İstinaf mahkemesi "Yargıtay içtihatları uyarınca bedduanın hakaret suçu sayılmayacağı"na hükmetti.

Davaya "müdahil sıfatıyla" Erdoğan da avukatları ile katılmıştı.

Ama sonuç değişmedi.

Allah'tan umut kesilmez. Yüce Türk yargısından ümit hiç kesilmez.

Mahkeme "Türk milleti adına" diyerek hükmünü açıklarken Hayriye teyzenin soyadının etkisinde kalmış olamaz. Zira anayasa gereği yargı zaten "Türke kul".

Dua ve beddua Tanrı ile kul arasındaki bir keyfiyet.

Yasalarda yeri yok.

Yok ama milletin yüzde 99'u Müslüman olunca ve tarikatlar, cemaatler de demokrasinin fiilen vazgeçilmez unsuru sayılınca, çok şükür beddua "Yargıtay içtihatlarıyla" mevzuatımıza girmiş oldu.

Dileyelim hayırlı sonuçlara vesile olur.

Dua için değil ama beddua konusunda, hukuk şimdilik, son sözü söyledi.

Son sözü kimin söyleyeceği malum!

Dua ve beddua için, Tanrı ile kul arasındaki keyfiyet, dedik.

İkisinin arasına dinen kimse giremez. Ne yazık ki fiilen giren girene.

Cemaatlere, tarikatlara, şeyhlere, dervişlere kulak verecek halimiz yok.

Diyanet İşleri Başkanlığı her şeye rağmen anayasal bir kurum.

Anayasaya kulak vermek ve her fırsata göz atmak zorundayız.

Madde 136 - "Laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir."

Darısı Ali Erbaş'a.

Yılbaşını ailece kutlamayı bile Noel ve Hz. İsa'nın doğumu üzerinden günah ilan eden Diyanet başkanına...

Milyon dolarlık zırhlı makam arabasına binmesi ile ünlendi.

Sırtını külliyeye dayadı.

Kul hakkı, gösteriş ve itibar stoklamak için müsriflik gibi konular bir türlü hutbelerinin ve fetvalarının gündemine pek girmedi.

Dua edeni yine de bol olsun diyelim. Beddua edenlerini Allah bilir.

Ama birini ben çok yakından tanıyorum.

Tayyip Bey ve Abdullah Gül de yakından tanıyor. Vefalı Kamil Özdemir'