Erdal İnönü ve Kürt ittifakı...

TBMM tatilde, malum komisyon salı günü yine de toplanıyor.

Gözler, kulaklar DEM'de! Reyiz ise sütre gerisinde. Zurnanın zırt diyeceği yeri DEM belirleyecek.

1990'larda da Halkın Emek Partisi'nin (HEP) bir girişimi olmuştu. "Kürt hareketi ittifakı" benzerini DYP koalisyon ortağı SHP lideri Erdal İnönü denemişti.

Bugünkü komisyona karşı Lozan Antlaşması bağlamında filizlenen tereddüt ve endişelerin benzeri o dönemde de vardı. Ama "Kürt ittifakı" öncülüğünü Lozan zaferinin kahramanı İsmet Paşa'nın oğlu yaptığı için kaygılar daha azdı.

(SHP 1991 seçimlerinden yüzde 20 oy alarak üçüncü parti çıkmıştı. 1. parti DYP'li Demirel başbakan, yüzde 24 alan ANAP da ana muhalefet olmuştu.)

Tüm dikkatler HEP'le güç birliğine hazırlanan SHP lideri İnönü'de idi.

Pembe Köşk sitesindeki evinde randevu almak zor olmadı.

Cumhuriyet'te iki gün yayımlanan mülakatın bir özetini sunmak "maziye bak atiyi (geleceği) gör" ilkesine de uygun düşecektir.

***

Sadede hemen gelmeyi sevdiğini biliyorduk...

- Kürt kökenli yurttaşlarla ilgili ana sorun sizce nedir

İnönü: Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranların iddiası, Türkiye'de Kürt kökenli vatandaşların bir azınlık olmadığı, Türkiye'ye Türk kökenli vatandaşlar kadar sahip olduklarıdır. İşin doğrusu da budur. Bu böyle görüldüğü sürece huzur içinde yaşanmıştır. Böyle görülmeyince de karışıklıklar, anlaşmazlıklar çıkmıştır. Türkiye'ye eşit haklarla sahip olmak demek, özellikle anadille ilgili kendini gösterir. Bir tanesi olumsuzluklardan kaldırılması, yani Kürt kökenlilere, anadili Kürtçe olanlara ters bakan, kötü bakan işaret -şüphe- halinden vazgeçilmesi, sakınılması ve bunun açıkça gösterilmesi gerekir. Bunlar kesin olarak ortadan kalkmalı.

- Kürt yurttaşların sorunları sizce hangi tarihten başlayarak ve neden yoğunluk kazandı

İnönü: Ara dönemden başlayarak, ANAP döneminde çok terslikler oldu. Bunların hepsi Kürt kökenli insanlarımızın ayrılıkçılara sempatiyle bakmasına yardımcı olmuş olabilir. İlk iş, olumsuzlukları ortadan kaldırmak. İkincisi de olumlu katkılara daha büyük olanak vermek. O da siyasette, ekonomide, her yerde hiçbir fark olmadan olanakların sunulması şeklinde, kendi aralarındaki üstünlükler ölçüsünde yer almaları, yükselmek. Bu açıdan aslında daha büyük başarı sağlanmıştır Cumhuriyet döneminde. Bir ayrım yapılmadığı için "Kürt kökenli-Türk kökenli" diye bu vatandaşlarımız her yerde eşit şekilde görülmüştür. Fakat bence olumlu katkılar hep olmuştur.

- HEP'le işbirliğine yine de eleştiriler var...

İnönü: Bu konuda talihsizlik yaşadık. Bu seçim dolayısıyla bu talihsizliği ortadan kaldırmak için hemen o yola girdik. Bilindiği gibi, HEP'in kurulmasıyla ortaya çıkan bir yanlış yaklaşım idi. Yani öyle bir kanaat doğdu ki HEP kurulunca, Türkiye'de Kürt kökenli vatandaşlarımızı sadece oraya iter anlamı ancak ayrı bir partide olur, ayrıdan farkı olan bir çizgidir. Son derece yanlış izlenen bir durumdu. Seçim karışımıyla gelince, HEP'teki milletvekili arkadaşlarımızın SHP listelerinde girmek istemeleri bu açıdan bizi mutlu kıldı. ünkü o yanlış ortamdan kurtaracak bir fırsat bulunmuş oldu. Bu katılım milletvekilleri şeklinde değil, temsil olarak seçimlere girmiş oldu. Bize inen işlevi şimdilik yerine getiriyor. HEP'li yurttaşlarımız da bize katılıyorlar ve bir anlamda bütünlük içinde siyasete ağırlık veriyorlar. Umuyoruz ki bu suretle seçimlerden sonra da bu birleşme devam edecek ve Türk kökenli, Kürt kökenli, etnik farklılık gözetilmeden bir büyük partide bir araya gelebilecekler. Demokrasilerde temel yaklaşım budur.