Kurb; yakınlık, Allah'a yakınlık demek. Kurban da bizi Allah'a yaklaştırmasını ümit ederek
kestiğimiz uygun şartları taşıyan hayvan.
İbrâhim-İsmâil-koç hikâyesini tekrarlamaya gerek yok; herkesin mâlûmu. Buradan şunu
çıkarabiliriz: Kurban, bir fedâkârlık hareketidir. İbrâhim, Allah'a verdiği sözü gereği evlâdını
fedâ etmektedir, İsmâil ise babasının verdiği söze itimatla öz canını fedâ eylemektedir.
İkisinin kalbinde de tereddüt yoktur; evlat ve can fedâ edilecektir. İşte bu gözükaralık ve
samîmiyetin mükâfâtı imtihânı kazanmak ve bunun nişânesi de koçtur. Koç, artık bütün
zamanlarda bu fedâkârlığın sembolü olacaktır. Koçu kesebilmek de imtihânı kazanmanın;
yani samîmiyetin, Allah için can verebilme gözükaralığının remzi Allah, İbrâhim ve
İsmâil'den sonraki nesillerden evlat ve can fedâ etme mükellefiyetini kaldırmış ve bunların
yanında esâmesi bile okunmayacak maldan fedâkârlık istemiştir kullarından. Can ve malın
kıyâsı bile imkânsızdır. Allah, lütf u keremiyle küçük bir miktar mala can fiyatı biçmekte ve o
küçücük mala can fiyatı üzerinden ödeme yapmaktadır. Kurbanın karşılığı "Allah'a
yakınlık"tır. Bunun dünyâ malı ile bir karşılığı yoktur. Belki şehitler böyle bir yakınlığa
kavuşabilmektedirler. Ki onlar da bu yakınlığı canlarını fedâ ederek elde edebilmektedirler.
Can pahasına alınabilecek bir kıymeti mal ile alabilmek imkân ve fırsatını sunmuş Allah.
Buradaki inceliği düşünmeden -imkânı olduğu hâlde- kurban kesmekten kaçınanlara
acımaktan başka ne yapabiliriz Bunlar bir süpermarkette, bir teknoloji ürünü
kampanyasındaki indirime birbirini çiğneyerek koşarlar da can yerine mal ile Allah'a yakınlık
gibi dünyâ malı ile ölçülemeyecek bir indirime lâkayt kalırlar. Ne kaçırdıklarını bir bilselerdi
Her yaklaşma bir uzaklaşmadır. Bir noktaya yaklaşıyorsanız başka bir noktadan
uzaklaşıyorsunuz demektir. Hayra yaklaşmak şerden uzaklaşmaktır. Allah'a yaklaşmak,
Allah'ın düşmanlarından uzaklaşmak. Kurban, Allah'a yaklaştıran bir hareket ise o aynı
zamanda Allah'ın sevmediği her şeyden uzaklaştıran bir eylemdir de. Böyle düşündüğümüzde
kurban bir cihaddır. Hem şeytan ve nefsle hem de bizzat kâfirlerle, Allah düşmanlarıyla bir
cihad
Malımızdan bir kısmını Allah rızâsı için fedâ etmeyi nefsimiz istemez. Kurban kesmek
nefsin bu süflîliğine karşı baş kaldırmaktır. Şeytan, kurban ile Allah'a yaklaşmamızdan nefret
eder. Öyleyse kurban kesmek şeytanı da kahretmek demektir. İslâm düşmanlarının en
korktuğu şey Müslümanların birliği ve kardeşlik duygularıdır. Fakir-fukarâ sofralarının da
kurban etleri ile buluşması zengin-fakir uzaklığını büyük ölçüde hafifletecek, hattâ milletler
üstü bir vahdet ve kardeşlik duygusu doğuracaktır. Bu birlik ve kardeşlik duygusu kâfir
karşısında sağlam duruş şuuruna büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca kurban, kendi canını bile
fedâ edebilme gözükaralığı vermekle kalmaz Allah için gerekirse kâfirin kanını dökebilme
cesâreti de bahşeder. Psikologlar, kurbanın psikolojik veçhesini îzâh ederken insandaki "kan
dökme" güdüsünün kimseye zarar vermeden tatmîni üzerinde de dururlar. Müslüman, yerine
göre bir karıncayı incitmekten korkan gözü yaşlı bir merhamet timsâli, yerine göre
mukaddesleri için kan döküp can verebilecek bir kahramandır. Ona bu gözükaralığı veren
mühim unsurlardan biridir kurban. Müslüman çocuğu bu yüzden hastalık derecesinde
çıtkırıldım, mıy mıy değildir. Hayvanı hayvan, insanı insan gören ve gereğince davranan