SİZCE BUNLAR HANGİ PARTİLİDİR (2)
AHMET TALİB ÇELEN
-İslâm'dan nefret ederler. Eskiden bu duygularını mümkün mertebe gizlemeye çalışırken son zamanlarda alenen ve öfke nöbetleri şeklinde haykırmaktadırlar. Onlara göre İslâm bütün özgürlüklerin celladıdır. İki tek rakı içmeye bile müsaade etmeyen bir dîni, yük ve ayak bağı görürler. Din dediğin insanın kıyâfetine, kadın erkek ilişkilerine, alış-verişine, âile hayâtına karışmamalıdır. Haddini aşmadan öylece insanları seyretmelidir. Fakat onları bütün dinlere düşman saymak haksızlık olur. İslâm dışındaki bütün dinlere saygı gösterirler. İnançlarına, kıyâfetlerine, ritüellerine… Nefret ettikleri din sâdece İslâm'dır.
-Genellikle Allah'a/Peygambere inanmazlar. İçlerinde tek tük inananlar da Allah'ın her işe karışmasına tahammül edemezler. "Yarattıysan yarattın, bizi kendi hâlimize bırak, keyfimize karışma" tavrı içindedirler. Bu yüzden şeriat deyince çıldırırlar. Çünkü şeriat Allah'ın insanların işine müdâhale etmesidir. Şeriattan anladıkları da kelle ve el kesmeden ibârettir. Bir taraftan kâtillerin hapis cezâsı ile kurtulmasına karşıdırlar, öbür taraftan kısasa kısas hükmüne. Bir taraftan hırsızların en sert şekilde cezâlandırılmasını isterler, öbür taraftan elinin kesilmesine karşıdırlar.
-Tam mânâsıyla din câhili denebilir. Din hakkında bildikleri şuradan buradan duydukları ve içine din düşmanlığı zerk edilmiş duyumlardan ibârettir. İçlerinde bir vakitler birazcık dînî eğitim görenlerin durumu da din karşıtlıkları sebebiyle diğerlerinden farklı değildir.
-Dîne mesâfeli duruşları en yakın dostlarının cenâzelerine de mesâfelerini belirler. Bunlar ömür boyu İslâm düşmanlığı yaptıkları hâlde cenâze namazlarının kılınmamasını vasiyet edecek cesâreti de gösteremezler ve dindarlara hayat boyu çektirdikleri yetmezmiş gibi cenâzelerini de dindarlara yüklerler. Bir cenâze namazında saf dindarlar namaza dururken bir ağacın altında sigara tüttüren siyah gözlüklü, saçı sakalı birbirine karışmış, saçları enseye bağlı erkekler, yarım başörtülü süslü kadınlar görürseniz bunlardan birisinin cenâzesi olduğunu anlarsınız. En yakın dostlarının namazına bile iştirâk etmezler.
-Diyânet İşleri Başkanlığı'nın, İmam Hatip Liseleri'nin, Kur'an Kurslarının derhal kapatılmasını ve bunların yerine dans okullarının açılmasını isterler. Diyânet İşleri için vergilerden kesinti yapılmasına çıldırırlar. İmamlara da maaş ödenmemeli, namaz kılanlardan toplanan para ile imamların maaşları ödenmelidir.
-Atatürk'e karşı duyguları bir ilâha karşı beslenebilecek türden bir duygudur. Onlara göre Atatürk aslâ hatâ yapmaz. Ne yapmışsa doğru yapmıştır. Tartışılması kesinlikle yasak olmalıdır. Atatürk'ü eleştiren mutlak olarak hâindir; bu ülkeden kovulmalı, olmazsa ömür boyu hapse mahkûm edilmeli, hattâ bir şekilde yok edilmelidir. "Seni sevmeyen ölsün"dür. Fikrî duruşları bundan ibârettir: Atatürk'ü seven dostum; sevmeyen düşmanımdır. Bu yüzden meselâ Atatürk'ü seven bir gayr-i Türk ve gayr-i müslim sevilebilir ama Atatürk'ü sevmeyen bir Müslüman Türk sevilemez.
-Atatürk sevgilerinin Atatürk'ü her yönüyle öğrenmeye vesîle olduğu zannedilmemelidir. Atatürk hakkındaki bilgileri devlet okullarındaki methiyelerden ibârettir. Bunlar arasında en küçük sorgulama emâresi yoktur. Sâdece övgü, sâdece yüceltme… Bilgi dedikleri budur. Belgelere dayalı bir tenkid bile onlara göre yalandır. Bu tutumları sebebiyle Atatürk'ün en yakınlarının, hattâ meselâ eşi Lâtîfe Hanım'ın bile hâtıralarının niçin yasak olduğunu sorgulamaya mecâlleri yoktur.
-Toplumun en varlıklı kesimini teşkîl ederler. Tek parti devrinin her şehirde kendilerine yandaş zenginler "yaratma" faaliyetinin bir meyvesi olarak bunların dedeleri yüklerini kolay ve erken tutmuşlardır. Torunlar da bu mîras üzerinde bir eli yağda bir eli balda yaşarlar. Elbette bu kesim içinde de yoksullar, garibanlar vardır. Ama onlar büyük başların fakir, köylü, işçi; hak, hukuk ve Atatürkçülük edebiyatlarına kanmış zavallılardır. Tuzu kuru zenginlerin "Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam" alayının kendilerini de kapsadığını düşünmezler ve aynı alayı gariban dindarlara kendileri de yöneltirler.

19