Ramazan ayının inşâ ettiği insan

"Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş" olan bir ayın sonlarına geldik. Bizi bu aya eriştiren, onu sevdiren, oruçlarımızı tutma îmânı bahşeden, sıhhat ve âfiyet ihsân eden Allah'a şükürler olsun. Bütün ümmet-i Muhammed'i "cehennemden kurtuluş" ile mükâfâtlandırsın.

Ramazan, on bir ayın sultânıdır. Bir Müslüman için diğer on bir ayın idâresi de Ramazanın üzerindedir. Bütün yıl, ışığını, heyecânını, kemâlini, mâneviyatını Ramazandan alır. Bir Müslüman Ramazanda ne ise başka aylarda da odur. Veyâ şöyle diyelim: Müslüman bütün aylarını Ramazanda bulunduğu hâlin serpintileri ile yaşar. Ramazanda ne kadar Kur'ân'la, ibâdetle, infâkla, merhametle, tatlı dille, insanlara iyilikle yaşadıysa diğer zamanlarda da böyle yaşayacaktır. Ramazan bir mekteptir.

Ramazan, bir ay boyunca Kur'ân'la, oruçla, namazla, zekâtla, fitre ile bütün bunlardan karılmış bir harçla bir rûh, bir insan inşâ eder. İnsan, harcındaki bu unsûrlar istikâmetinde bir yürüyüşe çıkar, bir kıvâma erer. Artık bu insan Allah'ın sevdiği muhsinlerden biri olur. Bu insanda "Muhammed'ül-Emin"den gelen bir emniyetgüven yerleşir. Yalan, Ramazan insanının semtine uğramaz. Dedikodugıybet ondan utanır. Herkesin sırrını emânet edebileceği bir emânet adamı olur. İslâm'ın ideal insanı Ramazanda ve Ramazanla inşâ edilir.

Ramazanın inşa ettiği insanın zinâ ile alâkası olamaz.

Ramazan adamı içki ve kumar gibi kişinin ve cemiyetin belâsı olan çirkeflere bulaşmaz.

Ramazan evlâdı merhametlidir. Kendine, âilesine, milletine ve insanlığa merhamet nazarıyla bakar. Hattâ hayvan ve bitkiler bile onun merhamet hâlesi içindedir. Annesine babasına "Uf!" bile demeyen bir merhamet timsâli

Orucun verdiği açlık ilme, mâneviyâta ve bilmeye açlığı da çağırır. Sabrın keskinleştirdiği bir akıl ve âmanla bakar bütün kâinâta.

İftarlardaki doygunluk, gönül tokluğunu da taşır sofralara. Ramazan insanı açgözlü olamaz. Açlığın arkasından tokluğun geldiğini bilir ve kendini paralamadan vaktini bekler. Bilir ki Allah rızkını verecektir.

Zekât, bu dünyâda yalnız yaşamadığımızı, malımızda mülkümüzde dünyâda birlikte yaşayıp da bizdeki nimetlerden mahrûm insanların haklarını hatırlatır. Zekât yerini bulunca o insanlarla bir gönül köprüsü kurulur ve dünyânın huzûru buradan geçer. Ramazanın inşâ ettiği insan başkalarının hakkını gözeten ve elindekini paylaşabilen bir insandır. Komşusu aç iken tok yatamayan insandır Müslüman.

Ramazan, Müslümana küfürle iman arasını bir kılıç keskinliğinde fark ettirir. Nasıl oruç tutarak nefsle cihâd ediyorsa, Allah düşmanları ile cihâd etmenin gerekliliğini de ihtâr eder. Ramazan aslında tam olarak bir "mücâhid" inşâ eder. Ramazanla keskinleşmiş Müslümanın bütün ayları bir cihâd hareketliliği ile geçer. Dünyânın neresinde bir mazlûm Müslüman varsa ilgi alanındadır. Hepsinin derdi onun derdi, acısı onun acısıdır. "Kanayan bir yara gördü mü yanar taa ciğeri." Onu dindirmek için kamçı yer, çifte yer. Adam aldırma da geç git, diyemez, aldırır.