Politika yapabilmek için en lâzım unsur

Politika yapabilmek için en lâzım unsur

AHMET TALİB ÇELEN

Kızarmayan bir yüzdür.

Eğer dün ak dediğinize bugün kara dediğinizi yüzünüze karşı ispatlamaları hâlinde yutkunup kızarıp bozarıyorsanız politika yapamazsınız. Sanki taşa söylemişler gibi hiç etkilenmeyip üstüne üstlük gülümseyebiliyorsanız, daha da ileri gidip ispatlayanı suçlayabiliyorsanız sizden iyi politikacı olacak demektir.

Gençlerin politikacılardan soğumasının, hattâ iğrenmesinin en büyük sebebi belki de bu kızarmayan yüz sâhibi politikacılardır. Sosyal medya ağzına kadar malzemeyle dolu. Her siyâsî figürün dün-bugün arasında birbirine tam olarak zıt söz ve duruşu o kadar çok ki… Siyâset meydânında rakiplerin birbirlerine karşı en çok kullandıkları silâh böylesi çelişkilerdir. Bu türlü suçlamaları halk da kolay anladığından rakiplerin çelişkilerini ileri sürerek iş görmek politikacılara çok câzip geliyor. Bunu sâdece bir taraf yapmıyor elbette. Bütün partiler, parti içi klikler birbirlerine karşı en çok bu silâhı kullanıyor: Rakîbin dünü-bugünü arasındaki tezatlar. Bu nasıl bir meydan ki dünden bugüne dümdüz yürüyen, konuşan, duruş belirleyen de neredeyse yok. Herkesin yamulduğu, yan çizdiği, tersine döndüğü bir yer var. Bu, politik arenada müthiş bir şahsiyet erozyonunun olduğunu gösterir aslında. Şahsiyetli insanın düz bir çizgisi olur. Hayâtının en mühim hassasiyeti bu çizgisini muhâfaza etmektir. Eğer bir insan durmadan yüz değiştiriyorsa şahsiyetsiz demektir. Hattâ bu psikolojik bir hastalıktır. Çok yüzlü insanın ilk kaybedeceği değer de güvendir. Bir öyle bir öyle konuşan ve kendine âit bir duruşu olmayan insana kimse îtimat etmez. Böyle insanların doldurduğu bir meydâna da kimse güvenmez. Siyâset meydânında böyle tiplerin çokluğu siyâsete güveni sıfırlıyor. İşte gençlerin politikaya karşı ilgisizliğinin ve nefretinin en büyük sebebi bu: Yüzü kızarmayan politikacılar… Z kuşağı diye birçok kusurlarını dile getiriyoruz ama haklı oldukları noktalar da var. Bu gençlerin artık sağ-sol diye kampları yok. Biraz sağa yakın genç ile biraz sola yakın genç bunu problem yapmadan arkadaş olabiliyorlar. Aralarında çok nâdir rastlansa da namaz kılan bir genci solcu bir genç fazla problem yapmıyor. Bunun tersi de vâkî. Muhabbetleri bundan etkilenmiyor. Belki bizim nesilden daha fazla birbirlerini dinleyebiliyorlar. Fikir geçişkenliği onlarda bu yüzden daha fazla olabilir. Bunlardan biri bugün bir solcuya yarın bir sağcıya; bugün bir kemaliste, yarın bir İslamcıya karşı çıkabilir. Veyâ bugün bir solcunun, yarın bir sağcının; başka bir gün bir kemalistin, bir İslamcının fikrini destekliyor olabilir. Katı ideolojik kalıpları ve cendereleri yok. Bu yüzden kimseyi mutlu edemiyorlar. Herkes îtirazsız kul istiyor. Bunlarda da o yok. Bunların en çok istediği çelişkisizlik. Bir öyle bir böyle olandan nefret ediyorlar ve böylesi paylaşımlardan çok etkileniyorlar. Siyâset meydanında herkes rakîbini dün-bugün arasındaki çelişkileri ile vurmak istediğinden sosyal medyada herkesin ipliği pazara çıkmış durumda. O zaman bu gençler hepsine birden sinir oluyor; hepsinden yaka silkiyor. Belli siyâsî yapılara angaje olmuşlar hâriç. Bunların sayısı da çok az. Bir dâvâsı olup o dâvâ için çıldıran genç yok denecek kadar az artık maalesef. En büyük sebebi de dâvâ adamı iddialı siyâsetçilerin güven vermemesi.

Dün en büyük düşman gördüğü adamı bugün dost gören birisine güvenmemek şaşılacak bir şey değildir. Dün mütevâzî bir hayat yaşayan adamın bugün herkese parmak ısırtacak lüks ve şatafat tutkunluğu, kibir heykeli tutumu karşısında herkesin içinde bir îtiraz sesi yükselecektir. İki sözünden birisinin dürüstlük ve ahlâk olduğu bir insanın ispatlanmış yolsuzluklarla anılmasını kimse normal gösteremez. Millîlik yerlilik nutukları atan birisinin çocuklarını yurt dışında okutması her akıllı insanı irkiltir. Fakir hayâtı yücelten hocanın lüks arabalarda, kuş sütü eksik sofralarda arz-ı endâm etmesi herkesin içinde bir nefret duygusu uyandırır.