Millî eğitimde yeni müfredât ve zorluklar

Millî Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin Bey'in farklı ve iyi niyetli bir gayret içinde olduğunu müşâhede etmekten mutluyum.

Son zamanlarda müfredâtın baştan aşağı değişeceğini söylüyor. Yakında yapılan çalışmaların lansmanı yapılacakmış. (Hemen belirtelim ki bu kelime hızla yayılıyor. İnşaat sektöründe kullanılmaya başlanan bu kelime hayâtın diğer alanlarına doğru tsunami hızıyla yürüyor. Fransızca kökenli bu kelime arsız bir işgâlci gibi tanıtım, îlân, takdîm kelimelerini dilimizden sürüyor ve hepsinin yerine sırıtarak oturuyor. Hiç olmazsa MEB, bunu fark etmeli ve kullanmamalı idi.)

Cümlemizi yeniden kuralım o zaman: Yusuf Tekin Hoca, millî eğitimde müfredâtın baştan sona değiştirileceğini ve yakında yeni müfredâtın tanıtımının yapılacağını söylüyor. Yusuf Tekin Bey'in başka yönelişlerine bakarak bunun da iyi niyetli bir çaba olduğunu çıkarabiliriz. İnşâallah öyledir ve muvaffak olur.

Ama millî ve İslâmî istikâmette değişiklikler yapmanın zorluğunu bundan önceki benzer çalışmalardan biliyoruz. Bugüne kadar büyük iddiâ ve ümitlerle başlayan müfredât değişiklikleri, gerçek bir değişikliğin beklendiği alan ve mevzûları teğet geçerek suya sabuna dokunmayan husûslarla sınırlı kaldı hep. Bu çalışmalardan biri sırasında kemalistler, kemalizmin müfredâttan kaldırılacağından işkillenerek ortalığı velveleye vermişler, bakanlığı sıkıştırmışlardı. Bunun karşısında bir millî eğitim bürokratı acı gerçeği şöyle açıklayıvermişti: "Aslında bir şey değişmedi!"

Türkiye millî eğitiminde yapılan bütün reform ve müfredât değişikliklerini hülâsa eden bir cümleydi bu aslında: "Aslında bir şey değişmedi!"

Yüz yıldır millî eğitimde hâkim olan dış destekli zihniyet, "Aslında bir şeyin değişmesine" aslâ müsâade etmedi. Hepsi millî-mânevî değerlerine bağlı insanların gözünü boyamak seviyesinde kaldı.

Göz boyama ama yüz yıl önceki fabrika ayarlarına dokundurtmadan yola devâm etme İşte bu sâyede 22 yıllık Ak Parti iktidârına bile istediği istikâmette bir adım bile yol aldırtmadılar. Ne istersen iste, ne yaparsan yap, bir eşiği aşamıyorsun.

Sonunda laik, dünyaperest, pozitivist, Batıcı, millî ve mânevî değerlerimize en şiddetli şekilde düşman bir zihniyete tosluyorsun ve nasıl oluyorsa sonunda bu zihniyetin istediği oluyor. Netîce tahsîl basamakları yükseldikçe millî-mânevî değerlerinden uzaklaşan, dînî, millî ve vatanî âidiyet duyguları azalan, sonunda sıfırlanan ve daha da ilerleyince bu değerlere düşman olan; ateist, deist, hedonist, haz ve hıza mahkûm bir nesil. Bu bekâ meselemize bir türlü neşter vurulamadı.

Bu zihniyet eğitim hayâtımızdan bir ur gibi kesilip atılamadı. Bu ur bütün vücûdu zehirlemeye devâm etti. Şimdi Yusuf Tekin Hoca, bir hamle daha başlattığını söylüyor. İnşâallah yine aynı hezîmeti yaşamayız. İnşâallah millî eğitim hayâtımızda millî-mânevî değerlerimizden neş'et eden yeni bir müfredât ile yeni bir yöneliş başlar, aslî hüviyetimize uygun yeni bir sistem inşâ edebiliriz.