D. Mehmet Doğan Ağabey de gitti!

İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci'ûn!

D. Mehmet Doğan ağabeyimiz de âhirete yürüdü. Allah ganî ganî rahmet eylesin ve önden giden bütün sevdikleriyle cennetinde buluştursun. Arkadan gelen bizi ve sevdiklerini de inşâallah.

Sabah 11.00 sıralarında düştü haber. Sarsıldım. Gerçi uzun zamandan beri mühim bir rahatsızlığı olduğunu işitiyor ve iyileşmesi ümîdiyle duâ ediyorduk. Daha bu gece Mustafa Özçelik Hoca'ma vaziyetini sordum. Birkaç yeni yazısı çıkmıştı. "Galiba iyileşti" diye sevinmiştim. Mustafa Hoca'm, rahatsızlığının devâm ettiğini, eski yazılarından koyduklarını söyledi.

D. Mehmet Hocam, bizim neslin en mühim fikir rehberlerinden biridir. Onu kendisinin de çok ehemmiyet verdiği Mehmed Âkif, Nurettin Topçu, Necip Fazıl zincirine rahatlıkla ekleyebiliriz. Dost ve düşman kutuplarda birbirlerinin aynısıdır. Aynı büyük dâvâya hayatlarını fedâ etmişlerdir.

D. Mehmet Doğan ağabey büyük dâvânın "Büyük Türkçemiz" ve yakın târih, bilhassa Türkiye Cumhuriyeti târihi cephesini kendine mücâdele alanı olarak seçmiştir. Verdiği eserlerle hayâtının ve mücâdelenin hakkını vermiştir.

Kendi ihtiyâcı için adam gibi bir Türkçe sözlük bulamadığından Büyük Türkçe Sözlük yazmaya girişmiş ve bu dev işin altından alnının akıyla çıkmıştır. Bu sözlük Müslüman Türk gencinin el kitabı olmuştur âdetâ. Sözlükle fikriyât yapılır mı denilmesin. Sâdece "şeriat" ve "komünizm" maddelerini diğer sözlüklerle karşılaştırarak okuyun, farkı anlarsınız. Bu kıymetli sözlüğün son baskısı Osmanlıca yazılı olarak yapılmış ve sözlük, altın değeri kazanmıştır.

Batılılaşma İhâneti, merhûmun ismiyle kaynaşmıştır âdetâ. Bu kitap bir nesle, yakın târihimizde yapılan ihânetlerin ve sapmaların şiddetini göstermiştir. O günler için yazılması ve yayınlanması büyük cesâret isteyen bir kitaptır. Batılılaşma İhâneti'nde D. Mehmet Doğan'ın sonraki eserlerinin hemen hemen hepsinin tohumları vardır. Sonraki eserleri Batılılaşma İhâneti'nin bir yönünün detaylandırılmış hâli gibidir.

Turgut Özal iktidârı zamanları Çorum'da edebiyat öğretmeni iken talebelerime Batılılaşma İhâneti'ni de vermiştim. Okulun solcu hanım müdürü tâkip ettirmiş, benim kitap verdiğim talebenin sınıfını basmış. Sınıftaki öğretmen inançlı bir hanım kardeşimizdi. Meseleyi ânında kavramış, kitabı talebeden alıp kendi çantasına koymuş. Müdîre hanım ısrarla çocukta kitap arıyor. Öğretmen kardeşimiz, çantasından kitabı çıkarıp "Hocahanım, bunu mu arıyorsunuz" diyor. Önce "Hayır!" diyor ama kitaba bakınca "Evet, bunu arıyorum." diye gözleri parlıyor. Öğretmen hanım, "O kitabı Ahmet Hocam bana gönderdi" diyor ama müdîre kitabı alıp götürüyor. Hakkımda "Öğrencilere Atatürk aleyhinde kitap veriyor" diye soruşturma açtı. On bir sayfalık bir savunma yazmıştım. Bir şey de çıkmamıştı. Merhum, Alanya'ya Nurettin Topçu hakkında konferans vermeye geldiğinde bu hâtıramı anlatmıştım. Gülümseyerek "İyi sıyırmışsın!" demişti. Ah hocam ah!

Konferansa Eğitim-Bir-Sen davet etmişti. Başkana fakîri sormuş. (TYB'de yazılarım çıktığı için tanıyor. O zamana kadar hiç görüşmemiştik.) Çağırdılar, buluştuk. Bir lokantada yemek yedik, Öğretmen Evi'ne geçtik, uzun muhabbetler ettik. Birlikte namaz kıldık. Alanya Kalesi'ne çıktık, Kale Camii'nde de vakti gelen namazlarımızı kıldık. O günlerde bunları "Alanya'dan D. Mehmet Doğan Geçti" başlıklı bir yazıda anlatmıştım.

Bir gece de Kelimelerin Seyir Defteri üzerine yazışmıştık. Bu kitabına o yazışmamızdan birkaç cümle koymuştu.

D. Mehmet Doğan ağabey, tam mânâsıyla Türk ve Müslümandı. Türklüğü ve Müslümanlığı gösterişsiz ve tabiî idi. Türkiye'de ve dünyâda gavurlarla işbirliği içinde olmayan bütün Müslümanlara kardeş gözü ile bakardı. Hiçbir Müslüman grupla ve İslâm ile problemli olmayan milliyetçi grupla çatışması yoktu. Hepsinin, hepimizin ağabeyi idi.