Şüphe ile aklın kaybı

Bilhassa siyaseten ezilen, mağdur edilmiş ya da görmezden gelinmiş halklarda, yılların travmasıyla beslenen bir zihinsel refleks gelişti:

Gözünün gördüğüne, kulağının duyduğuna değil, yalnızca "gerçeğin arkasındaki gerçeğe" inanmak.

İmam Gazalî, el-Munkız mine'd-Dalâl eserinde bilginin sağlam temeller üzerine inşa edilmediği her durumda insanın dalâlete düşeceğini, yani hem aklî, hem kalbî olarak sapabileceğini söyler. Gazalî'ye göre şüphe, gerekli bir geçiş sürecidir, ama orada kalındığında kişi artık sıhhatli düşünemez, sadece kurar, kurgular, kurmaca yapar.

Günümüzde bu çok yaygın. Şüphe artık araç değil, âdeta inancın kendisi olmuş durumda.

Yakın tarihte komplo teorisi şeklinde sunulan bazı şeylerin doğru çıkması, her komplo teorisinin doğru olduğu anlamına gelmez. Daha da önemlisi, hiçbir şeyin yüzeyde göründüğü gibi olmadığını düşünmek, her şeyin bilinçli şekilde kurgulandığına inanmakla sonuçlandığında artık bir epistemolojik sapmaya dönüşür. Bu tür bir şüphecilik, hakikati aramayı değil, ondan korunmayı amaçlar. Ve sonunda kişi, Gazalî'nin de uyardığı gibi, artık sadece kendi zanlarının kölesi haline gelir.

Suriye örneği bu konuda dramatik bir vaka sunuyor. Kendi ülkesinin yarısını başka ülkelere kaçmaya zorlayan ve 5 milyon insana yurtdışı yasağı koyan işkenceci Esad rejiminin devrilmesi sonrası bazıları "Bu devrim aslında İsrail'in işiydi" demeye başladı.

Elbette bu, zaten bunu duymak isteyen için fazlasıyla akla yatkın görünüyordu. Ancak İsrail, devrimden sonraki bir kaç gün içinde Suriye'yi yüzlerce kez bombaladı. Ayrılıkçı gruplara destek vermeye başladı. ABD'ye gitti, Suriye ve Türkiye aleyhine açıktan lobi yapmaya başladı.

Sahi, tüm bunları yapan güç, o ülkenin yeni rejimini gerçekten kendisi mi kurmuştur

İsrail; kendisine yıllardır taş atmamış, ülkesini fiilen üçe böldürmüş, kırılgan Esad yönetimini niye devirmiştir

İsrail'in yeni Suriye rejimini bombalamadığı kısa dönemlerde "onların adamı işte" diyenler bomba atılırken hâlâ aynısını diyebilir mi

Netanyahu ve ekibi Suriye liderlerinin kellelerini açıkça tehdit edip Cumhurbaşkanlığı saraylarını biz uyanmayalım diye mi bombalıyor

Aksini kanıtlayabilir misiniz ağalar

Deredeki bir kurbağanın rüyasında yaşamadığımızı kanıtlamamızı mı isteyeceksiniz

Bu soru size komik gelebilir, ama şüpheciliği hakikatin kendisi sananlar, derede yaşayan bir kurbağanın rüyasında olmadığımızı bile kanıtlayamaz.