İnsan bir yolcudur

Hiç şüphesiz, peygamberler insanlık semasının yıldızlarıdır. Onlar gönderildikleri toplulukları imana davet edip dünya ve ahiret mutluluğunun yollarını sözleriyle ve yaşayışlarıyla göstermişlerdir. Onlar doğru ve sağlam rehberlerdir.

İnsan bir yolcudur...

Nev-i beşer (insanlık) Hz. Âdem'den (a.s.) bu yana kafile kafile arkasından gelmişler; bir süre dünya hanında kalmışlar ve daha sonra çekilip gitmişler. Biz de o arka arkaya gelen ve giden kafilelerden kim bilir kaçıncıyız Bizden önce ne kadar insan geldi, bizden sonra ne kadar gelecek.. Bu durumda hemen insanın aklına cevaplandırılması gereken şu sorular gelmektedir:

Nereden geldik, neciyiz, nereye gidiyoruz, bu dünyadaki işimiz nedir

Cenab-ı Hak insanı, dünyaya manasız göndermemiş ve başıboş da bırakmamıştır. İnsanların yaratılış gayeleri, hedefleri vardır ve dünyaya halife olarak gönderilmeleri de abes ve boş değildir. Eşsiz bir yetenekle donatılmış insanoğlunun dünyaya gönderilmesinin bir hikmeti ve gayesi bulunmasa, bu gelişin boş ve anlamsız olması gerekirdi. Boş şeylerle uğraşmak elbette âlemlerin Rabbine yakışmazdı.

Resuller ve nebiler, insanların dünyaya gönderiliş gayelerini açıklamak ve bildirmek için gönderilmiş İlahi tebliğciler ve Rabbani elçilerdir. Nitekim ilk insan Hz. Âdem (a.s.), aynı zamanda ilk peygamberdir. Peygamberler, insan nesline yaratılış gayesini bildirmiş, dünyaya gönderiliş hedeflerini anlatmışlardır. İlk ilahi kitap ilk peygambere verilmiştir.

Kur'an-ı Kerim'de yaratılışla ilgili şu ayeti hatırlayalım: "Cinleri ve insanları ancak Bana iman ve ibadet etsinler diye yarattım."1 Bediüzzaman bu ayetten hareketle insanların yaratılış gayelerini geniş şekilde ele alır.

İnsan neslinin gelişmesi ve yeryüzüne dağılması nispetinde peygamberlerin de sayısı çoğaltılmış ve aynı oranda yeryüzüne yayılmıştır. Onlar insanoğlunun bulunduğu her yerde insanlığa yaratılış gayesini tebliğ etmişlerdir.

Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de, "Biz peygamber göndermediğimiz kavme azap etmeyiz" mealindeki ayet-i kerimeden de öğrenmekteyiz ki, insanlık hayatı boyunca ilahi tebliğcilerin irşatlarıyla tenvir edilmiştir. Tebliğe muhatap olmayanlar sorumlu tutulmamış; mazur görülerek cezalandırılmamışlardır.

Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de önceki peygamberler ve onların ümmetlerinden bizlere naklettiği ilahi hikmet, ibret ve tebliğ hakikatlerini insanlığın anlayışına daha kolay ve rahat gelmesi için kıssa tarzında takdim etmiştir. Bu husus ayet-i kerimelerde şöyle ifade edilmektedir: