Soru şu: Milli İrade hangi irade
Zihnin ve düşüncenin anahtarı kavramlardır. Kavramların anlam bilgisi olmadan nitelikli düşünce üretemeyiz. Karamlar, basit şeyler değildir. Her birimizin beyninde var olan kavram sayısı arttıkça, zihin dünyamız genişler ve ne kadar kavram bilgimiz varsa o kadar yüksek, felsefi, anlamı geniş düşünceler üretebiliriz.
Neden
Çünkü insanlar, kavramlardan seçerek, dilin kurallarına göre cümle kurar. Hiç kavram bilmeden cümle kuramazsınız. Dolayısı ile de zihinsel üretim biter.
Okumuş insan ile eğitimsiz (okumamış) insan arasındaki temel fark, okuyanın bildiği kavramları okumayanın bilmemesinden kaynaklanır.
Örneğin, enigmalar ne zaman paradigmaya dönüşür diye sorulduğunda, eğer kişi bilim felsefesi okumuşsa, soruyu anlar cevaplar.
Bu sebeple "hiç bilenle bilmeyen bir olur mu" ayeti, bilimsel temeli sağlam ve yüzde yüz doğrudur. Asıl fark bilmektir.
Gelelim, yazını başlığındaki soruya.
Milli irade kimin iradesidir
Bu soru, hukuk ve siyaset felsefesinin sorusudur. Elbette bunu tartışmak bir köşe yazısının boyutunu epey aşar. Bu sebeple yazı alanı ölçüsünde popüler kültürden hareketle ilerleyeceğiz.
Türkeş'in mezarı başında terörist başı Öcalan'ı kast ederek "Kurucu önder" tanımlaması yapan MHP lideri, yeni anayasa yapılması için de görüş bildirdi. Yetmedi mevcut anayasadan "Darbe anayasası" olarak söz ederek "Milli iradenin" yeni bir anayasa yapması gerektiğini söyledi. Bu durumda biz de ister istemez, MHP liderinin dilene doladığı "Milli irade" nasıl bir irade diye merak ettik.
Doğrusunu isterseniz, mevcut yönetim sisteminde gerçek anlamda milli iradeden söz edemeyiz. Zira gerçek anlamda bir milli irade uygulamalarda görülmüyor. Eğer görülseydi, mesela; TUSAŞ saldırısı ile ilgili araştırma önergesi verildiğinde milletin menfaati gereği o irade devreye girer ve bütün meclis "Araştırılsın" diye el kaldırırdı. Çünkü araştırılması milletin çıkarına idi.
Aynı şekilde, "Narin Güran cinayeti", "Taksim saldırısı", "Yolsuzlukların araştırılması", "Gazze'de işlenen suçların araştırılması", "Soma'daki maden kazaları" vb. gibi hem insani ve hem de milletin ve devletin menfaatine olan tüm olumsuzlukların araştırılması için verilen meclis önergeleri AKP-MHP oyları ile reddedilmezdi.
Demek ki neymiş, "Milli irade" dedikleri, aslında partileri yöneten kişilerin iradesiymiş. Çünkü mevcut siyasal sistemde meclis yetkilerini kayıp etmiş, iktidar ve ortaklarının istediklerini onaylayıcı sembolik güce dönüştürülmüştür.
Eğer kast ettikleri meclis iradesiyse durum budur. Mevcut siyasal yapıda, millet ve toplum değil, egemen iktidar gücü "millet iradesinin" (meclisin) üstünde vesayet odağı olarak konumlanmıştır.
Bahçeli'nin veya Erdoğan'ın istemediği, önermediği, uygun görmediği