Normalleşiyor muyuz

Seçim sonrası, oldukça değişik görüntüler ve farklılaşmalarla karşılaşıyoruz. Hepsine birden topluca bakınca, Türkiye yeni bir düzleme doğru büyük bir normalleşme sürecine mi giriyor diye düşünmeden de edemiyoruz.

Buyurun birlikte bakalım.

1-İktidarın sözcüsü Sabah Gazetesi, yazarı Yavuz Donat'ın, önceki gün, CHP lideri Özgür Özel'le yaptığı röportajı manşetine taşımış. Bu durum, "Hayırdır inşallah başınıza taş mı düştü" denilecek cinsten bir haber.

Haberin içeriğinden çok biçimi önemli. CHP sanki iktidara geldi ve Sabah Gazetesi de "başımıza bir şey gelmesin" diyerek "Şunlarla ilişkimizi düzeltelim" demiş gibi. Gelişmenin bir diğer yönü de CHP Genel Başkanı'nın sözleri. "Bayram günü Sayın Cumhurbaşkanı'nı arayacağım. Bayramını tebrik edeceğim" diyor.

Burada karşılıklı iki tavır var. Biri, yıllardır CHP'yi haklı haksız eleştiren iktidar gazetesi ve tarafı, diğeri de, birçoğu haksız olan eleştirilere maruz kaldığı hâlde olumlu mesaj veren muhalefet partisi CHP.

Bu gelişmeye, iktidar-muhalefet ilişkisinin sürdürülebilirliği ve siyasi çatışma ve düşmanlaştırma bağlamında bakarsak, umut verici bir gelişme olarak görebiliriz. Normalde siyaset, ülke ve toplum için yapılır. Doğasında her zaman çatışma vardır. Ancak bu çatışma, düşmanlık değil rekabet olmalıdır.

Olması gereken budur.

Ancak kavga ve düşmanlık alanı haline de dönüştürülebilir mi

Evet!.

Nitekim modernleşme döneminde Türkiye'de siyaset, Tanzimat sonrasında kurulan yeni politik düzenle birlikte, partilerin kurulmasıyla birlikte, rekabet yerine düşmanlık üzerinden yürütülmüştür. Öyle ki, bu düşmanlık Birinci Balkan Savaşlarının kaderini etkilemiş, ordunun yenilgisiyle sonuçlanmıştır.

Orada ekilen tohumlar, Millî Mücadele döneminde de sürmüş, sonrasında Cumhuriyetle birlikte sinmiş, ancak çok partili hayata geçilmesiyle birlikte yeniden başlamış, ardından Soğuk Savaş döneminde başlayan, ideolojik süreçle birlikte, 12 Eylül öncesinin çatışmalarına dönmüştür. Siyasi geçmişe bir bütün olarak bakıldığında, siyasi farklılaşmalar, görüş ayrılıkları,daima normal dışı kabul edilmiştir. Hâlbuki insanlar biyolojik robotlar değil, her biri anlama, algılama yetileri olan, farklı zekâ düzeylerine sahip, dolayısı ile zekâsına göre, bilgisine göre, olayları farklı algılaması doğal olan canlılardır.

Bu gerçekliğe rağmen, Türkiye'de siyasetin, kaba kuvvet veya düşmanlaştırma üzerinden yürütülmesinin önemli bir sebebi, felsefe (düşünme) geleneğinin gelişmemesidir. Farklılaşmaları derinleştiren, filozofları olmayan bizim gibi toplumların, görüş farklılıklarını tuhaf karşılaması normaldir.

Şimdi son seçimlerden sonra, CHP ile AKP arasında siyasi bir normalleşme sağlanırsa, Türkiye'de büyük bir yenileşme (devrim, inkılap) olacaktır. Biz de, gelişmiş Batılı ülkeler gibi siyasi yarışı, ülke çıkarına, halk için yönetici seçme ve belirleme süreci olarak göreceğiz.