Ahmet Gürsoy

Yeniçağ

Hani operasyon yapılacaktı

Aydınlık'tan alıntıladığım haberin girişi şöyle:"ABD, Suriye'deki asker sayısını 900'den 2 bine çıkardı. ABD ve Fransa, Kamışlı'da yaptığı görüşmelerde Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) ile PKKPYD'yi anlaştırmaya çalışıyor. ABD'de Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti'den iki senatör, "Türk Saldırganlığına Karşı Koyma Yasası'nı Kongre'ye sundu.

Ufkumuzun sınırı var mı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu cümlesine dikkat buyurun lütfen."Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekareyle sınırlandıramayız. İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurtulamazsa Türkiye ve Türk Milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz. Tarihin millet olarak bize yüklediği misyonu görmek, kabul etmek ve buna göre davranmak mecburiyetindeyiz"Önce bir

Dış güçler bak iktidarı övüyor

İktidar ve ortakları, bütün başarısızlıklarını, özellikle de ekonomideki başarısızlarını "Dış güçlere" bağlıyordu. İçinde bulunduğumuz Suriye'deki gelişmeler sürecinde, başta seçilmiş ABD başkanı Trump olmak üzere her övgüyü "Biz neymişiz be" havasında anlatıyorlar.Dış güçler gitti, iyi güçler geldi.Artık Türkiye'nin düşmanı dış güç yokmuş gibi gör

Osmanlı mı oluyormuşuz

Her zaman olduğu gibi iktidar ve medyası, millî meselelerde bile, ülkenin çıkarından çok iktidarın çıkarına olacak şekilde, kamuoyuna yanıltıcı bilgiler veriyor. Gazetecilikte ve iletişim bilimlerinde buna "çarpıtma" yahut "manipülasyon" diyoruz.Bu anlayışta olanların asıl derdi, yeni başarı hikâyesi yazarak, iktidarı elde tutmaktır.Suriye'deki gel

Süleyman Şah'tan Emevi Camisi'ne

İnsanların hayat hikâyesi gibi devletlerin ve toplumların da hayat hikâyeleri vardır. Buna tarih diyoruz. Biz, istediğimiz kadar sakin, kavgasız, belasız, her şeyin yolunda gittiği bir düzen hayal etsek de tarih, yaşam enerjisini, uzun süren barışlardan değil, çoğu kere mücadele ve çatışmalardan alıyor.Yaşadığımız coğrafya, üzerinde yaşayan topluml

Polenez işçileri kimin yurttaşı

Kamu yönetiminde işçilerin hakkı hukuku yok mu Günler, aylardır süren çile bitmedi. Kadınlar göz yaşı içinde soğukta haklarını savunuyor. Başlarında polis.Niye polisYürümesin, konuşmasın, itiraz etmesin, haklarını kimsenin duyamayacağı, mümkünse görünmez bir alan bulup orada arasınlar diye.Sendikalaşmasınlar.Patron ne diyor ve ne istiyorsa ona göre

Türksüz Suriye politikası

Esad gitti, kimi seviniyor kimi üzülüyor. Kimi Esad'ın diktatörlüğünden, kimi mezhepçiliğinden söz ediyor. Elhak hepsi doğrudur.Esad yönetimi, mezhep aidiyetine dayanan bir diktatörlüktü.Dış politikada, elbette muhatap ülkelerin yönetici ve yönetim biçimlerinin önemi vardır. Ancak asıl olan bu değildir. Asıl olan, kendi ülkemizin çıkarları devletim

Suriye'nin hamisi olacak mışız!

19 ve 20. Yüzyıl boyunca Orta Doğu'nun coğrafyasını Batı çiziyor. Hemen hepimizin tarih kitaplarında okuduğumuz Sykes-Picot Anlaşması (1916), bugünkü Suriye'nin sınırlarını da belirlemişti. O günlerde öncülük İngiltere ve onunla birlikte hareket eden Fransa gibi devletlerin kontrolünde ilerliyordu. Şimdi, bu işlevi, ABD öncülüğünde BOP (Büyük Orta

Önemli olan Türkiye'nin geleceği değil mi

Etrafımız yanıyor. Suriye'deki gelişmeler hepimizi, ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiriyor. Lakin biz, çoğu konuda olduğu gibi yine karmaşa içine düşüyoruz. Daha doğrusu düşürülüyoruz. Çünkü ortada milli hedeflere yönelik açıklanabilir devlet politikası görünmüyor.Biz, Türkiye Devleti ve siyaseti olarak, Suriye'de şimdi şu an ne yapıyoruz ve

Suriye'de gene bölündük

Büyük Orta Doğu Projesi'nin ikinci aşaması başladı ve Türkiye'de iktidar muhalefet bloku farklı hatlara ayrıldı. İktidar kanadı, gazeteleri ve yorumcuları, HTŞ'nin Esad rejimini alt etmesiyle Halep'i ele geçirmesini "Fetih" olarak görürken, muhalefetin hemen tamamına yakını HTŞ'yi ABD ve İsrail'in vesayet gücü olarak tanımlıyor.Kısaca Türkiye'nin m