Türkçe katliamını anlatan kitap: "Yüzyılın Soykırımı"

Kemalist Cumhuriyetin Türkçenin katili olduğunu, altmış bin kelimelik lügatimizi on beş bin kelimeye düşürdüğünü, Moğol zulmünden daha beter zorba inkılâplarıyla Türkçenin soykırıma tâbi tutulduğunu, İslâmlaşmış Türkçe yerine Batı ve Altay dillerinden uydurma kelimeler icat ettiklerini Türkçemizin hasbî müdafîi D. Mehmet Doğan'ın "Yüzyılın Soykırımı" adlı kitabından dehşete kapılarak öğreniyoruz: "Devlet, bir taraftan kaypak bir Öztürkçeyi esas alıyor görünürken, öte taraftan Latince ağırlıklı, Batı dillerinden aktarma kelimelerden oluşan geniş bir sözlük oluşturuyor. Çok yakın bir zamanda devleti anlayabilmek için Latince, Fransızca ve İngilizce bilmek mecburiyetinde kalacağız." TÜRKÇEYİ İSLÂMSIZLAŞTIRMAK İÇİN SOYKIRIM YAPTILAR Millet çocuklarına bütün mekteplerde okutulması gereken "Yüzyılın Soykırımı" kitabı, "dehşet uyandırıcı" bilgiler veriyor: "Katliam, 'soykırım', 'jenosid' veya 'etnik temizlik' kavramları arasında ilişki kurmakta zorluk çekilebilir. Bedenlerin yok edilmesiyle, biyolojik varlığı insan yapan, insan olarak farklılaştıran, kişilik kazandıran ve böylece imha edilmeyi gerektiren düşmanlıkların konusu hâline getiren dilini kültürün, inancın tasfiyesi arasında her hangi bir ilişki yok mudur gerçekten" Dehşet uyandıran bu suallerin cevabını vermesi gereken suçlular Kemalist iktidarlardır. Batılı gibi olması düşünülen seküler Türklüğün hayat geçirilmesi için Türkçeye soykırım yapıldığını ilk kez "Yüzyılın Soykırımı" kitabından okuyoruz: "En önemlisi, yıkıcılığın milliyetçi ve hayırhah bir söyleme dayandırılması olmalıdır. (...) Sözlüğümüz sınırlanırken, zihnî faaliyetimiz sınırlanmıştır, bilme ve düşünme kabiliyetimiz daraltılmıştır" (s. 8-10) DİL KATLİAMI "MANKURTLAŞTIRMA" PROJESİDİR Dil katliamı devrimci Cumhuriyetçilerin "mankurtlaştırma" projesiydi. Bu yozlaştırma projesiyle ifade imkânları kısıtlı, düşünme kabiliyetini sığlaştıran "sentetik bir Türkçe" ve seküler bir Türk dili meydana getirmekti. Bir asır önceki kelimelerini anlamayan, kökünden kopmuş nesiller dil katliamının mağdurlarıdır. TÜRKÇENİN SOYKIRIMINI M. KEMÂL BAŞLATTI, İNÖNÜ HIZLANDIRDI Türkçe lügatimizin tasfiye kararı Cumhuriyet târihinin en şedit inkılâbıdır. İsrailoğulları'nın Hz. Îsâ'ya yaptığı zulüm ve hiyânetten daha alçakça bir fiildir bu inkılâp. 1932'de M. Kemâl döneminde başlayarak, binlerce kelime 1940 sonrasına kadar İnönü iktidarında insafsızca soykırıma tâbi tutulur ve İslâm geçmişimizle bağı olduğu için infaz edilir. İnfaz edilen her kelime Müslüman Türk milletinin binlerce eseriydi, âlimi ve ediplerin dilimize hizmet vesikasıydı. "Yüzyılın Soykırımı" kitabının yazarını dinleyelim: "Atatürk'ün dil devrimini başlattığı doğru, fakat başlangıçtaki şekliyle sürdürülebilir bulmadığı da doğru.(...) Ölümünden sonra onun adı kullanılarak dil devrimi şiddetlendirilerek sürdürülmüştür. Bu artık aklî bir düşünce olmaktan çıkarılmış, 'naslaştırılmış', inanç hâline getirilmiştir." (s. 81). DÜNYANIN HİÇBİR ÜLKESİNDE DİL DEVRİMİ YOK Dil katliamına elebaşılık eden Kemalist Cumhuriyetin kurucularıdır. Milletin şimşeklerini çekmemek için "dil devrimi" ifadesini "dil reformu" olarak yumuşatmaya çalıştılar. Adı geçen kitap, hainliğin ve şenaatin bu kadarı da olmaz dedirtecek bilgiler veriyor: "Dil devrimi kavramının uyandırdığı kötü tesiri silmek ve 'bilimsel etki' uyandırmak için 'dil plânlaması' denilmesinin uygun bulunduğu anlaşılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde 'dil devrimi' diye bir kavram yok. Olmadığı için, dilbilimcilerin bir araya geldiği uluslararası toplantılarda, bizimkilerin 'dil devrimi' tezleri bir yere yerleştirilemiyor. Bu arada, 'dil devrimi'nin kitapta verilen İngilizce karşılığına dikkat etmek gerekir: Language reform! Bu terim İngilizce aslından Türkçeye çevrilseydi, 'dil reformu, ıslahı, düzenlemesi' denilmesi gerekirdi. Yâni İngilizce'de ve dünya dillerinde 'dil devrimi' kavramı yok. Türkiye'de yapılanlar bu yüzden dışarıya 'language reform' olarak takdim ediliyor" (s. 91). Bu bilgilerden anladığımıza şudur: Dünyâda kendi milletine dil soykırımı yapan tek devlet Atatürkçü Cumhuriyettir. Türkçenin katillerini ifşa eden "Yüzyılın Soykırım" adlı kitap dil mezalimini şöyle anlatıyor: "Türkçe Sözlük'te 'Osmanlıca' ve yabancı dillerden alınan 'sözcük' olmayacak, kelimelerin Türkçe açıklamalarının dışında arapça, farsça karşılıkları verilmeyecek, 'gereksiz yere'(!) deyim ve vecizeler (gâliba atasözleri) kastediliyor) yer almayacak. Böyle bir sözlüğün en fazla sekiz-on bin kelimelik, Türkçe gibi binlerce yıllık birikime dayanan bir dili anlamaya, kullanmaya yetmeyen bir sözlük olması kaçınılmazdır" (s.169). ZULMÜN EN AĞIRI: İSLÂMSIZ TÜRKÇEYLE SEKÜLER KUR'ÂN DİLİ OLUŞTURMAK Dil devrimine ait ucube kelimelerin Millî Eğitimin Türkçe Sözlüğü'nde hiç eksilmeden yer alması Türkçe katliamının öcünün alınmaya niyet edilmediğini gösteriyor. Türkiye'de dil cinayetlerini belgelerle anlatan adı geçen kitapta (s. 186-190) daha korkunç bir dil katliamından söz ediliyor. Kemalist sistem dil devriminde şiddetini artırarak Kur'ân tercümelerinin dilini "Öztürkçecilik" adıyla kıyıma tâbi tutuyor. Katliamın şiddetine sadece bir misal: Âyet kelimesinin karşılığı olarak "gösterge" kelimesi uydurulur. Gerisini tahmin etmek mümkün. Söz konusu kitapta anlatılan Kemalist Cumhuriyetin dil cinayetleri saymakla bitmez. Kitabın "Devlet'in yeni sözlüğü: Greko-Anglo-Latin" bölümündeki (s. 273-274) yazılara göre Atatürkçü Cumhuriyet millet hâfızasını kevgire çevirmiş. Kur'ân-ı Kerîm'i Türkçeye çevirirken uydurukça kelimeler kullanıldığı gibi, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün resmî dairelerin icra sahasına giren yazışma dilini Latince, İngilizce, Almanca, Fransızca gibi Batılı terim ve kelimelerle doldurmuş. Bir facia bu! TÜRKÇENİN İSLÂM'DAN KOPARILIŞINA SEVİNEN KEMALİSTLERİN HEZEYANLARI İslâmlaşmış Türkçenin soykırımdan Vandalca zevk duyan Kemalist aydınlar dil devrimini "Atatürk Türkçesi" diyerek