Hazret-i Peygamber Efendimiz'e arz-ı hâl

Zamana kendinden bakılan Bütün zamanı kendinde gösteren Ayna Aynasında iki dünyâ huzurunu bulduğum Efendimiz Önce kuşların yuvası bozuldu dünyâda Ufuklarından çekildi fecir pırıltıları Bir çiçekle, bir yüreğe insafı yok zamanın Bir çığlık yükseliyor dünyâdan İnsanların ruhu mâsiva pazarında Dillerinden karanlık akıyor Çiğniyorlar Hak muştulayan mabetleri Sulara gam düşmüş hilkatine kir karıştığından Kötülük, zulüm ve korku kol geziyor Mâveraî geceler kör bir kuyu artık dolunaysız Şimdi her şey sırrına aykırı dünyâda Ne saadet asrında doğan güneş doğuyor her sabah Ne muhabbetin kaynağı bugün levh-i mahfuz Bühtan satan harâmiler dolaşıyor has bahçede İz kalmadı "levlâke levlâke" sırrından Virâneye dönmüş dünyâyı yeniden gülden terinizle Vahiy medeniyetine döndürünüz Sen'i çok göresim geldi Efendimiz Yüreğime dermân olan kokunuzu özledim Rüyalarıma giren Hira Dağı'ndaki ayak izlerinize Sevr Mağarası'ndaki dokunduğunuz yerlere dokunmak istiyorum Güzellikleri katleden çirkinlikleri Yok edilen merhamet duygusunu Yürek yakan savaşları, insanların kıyıcılığını Ümmetin adam sıkıntısı çektiğini Müslümanların birlik olamadıklarını Yüreğimi kanatan bütün olup bitenleri Makam-ı huzurunuzda anlatmak istiyorum Yüce aşkları, temiz fıtratları bozan Kirli insan medeniyetlerinden Kaçıp Medine-i Münevvere'de yaşamak Ve kalp âfetlerine uğramadan Ravzâ-i Mutahhara'da kalpgâhınıza sığınmak istiyorum Bu âcizin boynunda vebal olan insanların Günahları ve günahlarım için şefaat istiyorum Huzurunuzda diz vurup af dilemek istiyorum ALLAH'IN, KALBİNE BAKTIĞI EFENDİMİZ Allah'ın, kalbine baktığı Cebrail a.s'ın, göğsünü sıktığı Efendimiz Hira'da başlayan sızılarınızla tâlim ediyorum Gül alıp Gül satıyorum her seher vakti Gül kokulu terinizi, ulvî sızılarınızı toplayıp yüreğime Âhiretime azık yapıyorum Bütün dâvam sızılarınızı yaşatmak Ne mutlu Sen'den sızı alabilenlere Dünyâ onlarındır, âhiret de onların olacak Sana salât ü selâm ederken matematik biter Akla veda edilir, dörtten üç çıkarsa bir kalmaz Sana salât ü selâm ederken nimete gark'olunmaz Sana salât ü selâm ederken su içilmez Su ateşi söndürür, ateşli bir hâldir içimdeki Sen'den Bütün âzalarım ateş topağı gibi ulvî aşka kesilir Sana salât ü selâm ederken gülünmez Ebubekirce (r.a.) hüzünlenilir. TUT YÜREĞİMİ EFENDİMİZ! YÜREĞİM SANA MUHTAÇ Huzurunda