Hacı Bayrâm-ı Velî'nin Ankara'sı mı, Kemalizm'in Ankara'sı mı

Muhafazakâr iktidarların döneminde bile Avrupa şehirlerine benzemekten kurtulamayan Ankara bahtsız bir başşehirdir. Cumhuriyet öncesi irfanî kimliği olan Ankara'nın başından neler geçti neler! Ankara'ya zulmeden Kemalistlerin cürümlerini yeni nesil bilmiyor. Kemalist Cumhuriyet Dönemi'nde gördüğü zulmü Moğollardan görmedi Ankara. Dîn-i İslâm ruhuyla yapılan Millî Mücadele'nin karargâhı ve Hacı Bayrâm-ı Velî'nin şehri olan Ankara'nın Kemalizm'in Ankara'sına dönüştürülme inkılâpları yakın tarihin kara sayfalarından biridir. Kemalizm'in Ankara'sını anlatmadan önce, Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan'ın "Ömrüm Ankara" kitabında anlattıklarını hülâsa ederek nakledelim: "Ankara, Hacı Bayrâm-ı Velî'nin şehridir. Kemalist Cumhuriyet, Ankara'nın eski kültürüyle irtibatını kesmiştir. 'Ankaralı', 1923 öncesine ait bir kavramdır, sonrasında Ankara'ya gelenler 'başkentli' olarak adlandırılabilir. 'Başkentli', Ankara'da yaşar, yer yurt tutar, fakat şehrin gerçek tarihi, kültürü ve hayatı ile ilgilenmez. Eski Ankara, Hacı Bayrâm-ı Velî'nin ve ahiliğin en fazla nüfuz ettiği yerdir. Kemalistlere göre Ankara yoktan var edilen başkenttir. Millî Mücadele için Ankara merkez olarak seçiliyor. Daha sonra Millî Mücadele'nin fikir zemini ile Cumhuriyet'in fikir zemini arasındaki farklılıktan dolayı Ankara başkent seçildikten sonra yeni bir Ankara kuruluyor. Yeni Ankara'yı kuranlar eski Ankara'yı saf dışı ediyorlar. Eski Ankara kültüründen hiçbir şeyi yeni Ankara'ya taşımak istemiyorlar. Eski Ankara'da yüzden fazla câmi var, fakat yeni Ankara'ya bir tane bile câmi yapmak istemiyorlar ve yapmıyorlar. Bu yüzden Ankara 'mabetsiz şehir' olarak biliniyor. Dolayısıyla Ankara kültürü reddediliyor, önemsizleştiriliyor..." "Ömrüm Ankara" kitabı Cumhuriyet Ankara'sına karşı sûret ve sîretiyle tarihinden koparılmamış Ankara'yı câmileriyle, külliyesiyle irfanî kimliğini ortaya koyuyor. Kadîm Ankara ve Ankaralılar için tarihî bir hafıza tazelemedir, bir mâzi şuurdur bu kitap. Bizim gayemiz ise, medeniyet değerlerine bigâne kalanların ve yeni nesillerin şuurunu uyandırmak için bir zulüm örneği olarak Kemalizm'in Ankara'sını anlatmak. ANKARA'YA YENİ İSİM: "ATATÜRKKENT" VEYA "GÂZİYUVA" İstiklâl Harbi'nin merkezi olan Ankara'nın gerçek sahipleri bütün alicenaplıklarına ve topyekûn Millî Mücadele'ye katılmalarına rağmen birkaç yıl sonra bir kısım kurtarıcıları tarafından kandırılmıştı. Kurucu zevat tarafından son hızla Kemalistleştiriliyor ki, 1936'da Ankara'nın " eski Ankara ile alâkasının kalmadığı" gerekçesiyle adının "Atatürkkent" veya "Gâziyuva" olarak değiştirilmesi için teklifler dahi yapılmıştı." (Öncesi ve Sonrasıyla Tek Parti Devri, M. Armağan) ANKARA CHP, BALO, OPERA VE FÖTR ŞAPKA DEMEKTİ Ankara 1923'den sonra balo, opera ve İslâmsız Halkevleri demekti. Hukukun ve adlî zihniyetin olmadığı İstiklâl Mahkemeleri, CHP ve fötr şapka demekti. Milletin dinî yaşayış ve değerlerinin "irtica" olarak ilân edilmesi, Kur'ân-ı Kerim okunmasının yasaklanması ve Türkçe ezan demekti. Allahüekber'i "Tanrı uludur" olarak okumak ve despot laiklik demekti. İslâm'la zenginleşmiş ve büyük bir medeniyet dili olmuş Türkçeden otuz binden fazla kelimenin tasfiyesi demekti. Kemalizm'in Ankara'sındaki en şerir ve meşum hâdiselerden biri de 80 yaşındaki Aksakallı Molla İsmail Efendi' nin 1936'da Kemalist Cumhuriyet zorbaları tarafından opera binası yapılan yerdeki jandarma karakolunda ağır şekilde dövülmesiydi. Câmide çocuklara Kur'ân okuttuğu için yaka-paça götürüldüğü karakolda yediği dayaktan hasta olup evinde ölmüştü. (Din-Devlet İlişkileri, H. Hüseyin Ceylan, cilt:3, s.70-71). Vatan-ı İslâmiyye cihadıyla yapılan Millî Mücadele Ankara'sının kimliğini temsil eden Molla İsmail Efendi'yi haksız yere döverek ölümüne sebep olmuştu Kemalizm'in Ankara'sı... Kemalist olmayan Ankaralılar unutamayacaklardı; kırılan ve aldatılan kalplerinden söküp atamayacaklardı mazlumlar tarihinin bu acı olayını. ANKARA ROMA VE ALMAN ŞEHİRLERİNE BENZETİLMİŞTİ Osmanlı-İslâm dönemine ait her şeyi "redd-i miras" eden Kemalist Ankara'nın hâkim bir mevkiine Yunan-Grek medeniyetine özenilerek Atina'daki Akropolis'in mimarî taklidi olan Anıtkabir, Frenkleştirilmeye çalışılan Ankara'nın bir sembolü olarak kondurulmuştu. Osmanlı ve Selçuklu dönemi olan bin yıllık devre yok sayılarak Müslüman Türklükle hiçbir alâkası olmayan, Kemalistlerce Türklüğün menşei kabul edilen Hitit geyiği ve güneşi Ankara'nın en merkezî yerine İslâmsız yeni bir medeniyetin nişânesi ve âbidesi olarak dikilmişti. Bundan böyle Ankara Müslüman bir Türk şehri değildi. Sıhhiye Meydanı'nda M. Ö. yaşadığı varsayılan Hititlerin sembolü olan Hitit Güneşi demekti. Kemalizm'in Ankara'sı Avusturya-Alman ve Macar mimarisinden taklit edilen cadde ve apartmanlar demekti. KEMALİZM'İN ANKARA'SI İSLÂMSIZ BİR BAŞŞEHİR Dîn-i İslâm dâvasıyla yapılan Millî Mücadele Dönemi'nin Ankara'sı lağvedilmişti. Ankara, Hacı Bayrâm-ı Velî'nin mâna kattığı şehir değildi. Roma döneminden kalma Anatolia'nın