Yalın ayaklı tövbekâr:Bişr-i Hâfî

Zengin bir âileye mensupolan Bişr adındaki genç refah içinde yaşıyordu... Kapısına gelen bir zat ona "kul" olduğunu hatırlattı...

Dokuzuncu asırda Horasan'ınMerv şehrinin reislerinden birinin Bişr adında bir oğlu vardı. İtibârlı bir âileye mensupolduğundanrefâh içinde yaşıyordu...

Oyun ve eğlence âlemlerine daldığı gençlik yıllarında, bir gün kapısı çalındı. Hizmetçikapıyı açtığında biradam;

-Efendine söyle! Kulluğun edebine riâyet etsin,dedi ve çekipgitti...

Hizmetçi, duyduklarınıkendisine anlattı. Bişr, yalın ayak adamın peşinden koştu. Ona yetişerek söylediklerini tekrarlattı. O kimsenin sözlerinden çok etkilendi ve tövbe etti. Ancak bir müddet sonra,kötü arkadaşların tesiriyle eski hayâtına tekrar döndü...

Bişr, bir gün eğlence âlemlerinden sonra sarhoş ve bitkin olarak evine dönerken, yolda üstünde"Besmele"yazılı bir kâğıt buldu. İçi sızlayıp yerden aldı. Öpüp, çamurlarını temizledikten sonra, güzel kokular sürüp, evinin duvarına astı. O gece âlim ve velî bir zâta, rüyâda;

"Git Bişr'e söyle! İsmimi temizlediğigibi onu temizlerim. İsmimi büyük tuttuğugibi, onu büyültürüm. İsmimi güzel kokulu yaptığıgibi, onu güzel ederim. İsmini dünyâda ve âhirette temiz ve güzel eylerim"dendi.

O zât sabah Bişr'i arayıp meyhânede buldu. Dışarı çağırdı ve ona;

-Sana Allahü teâlâdan haber vereceğim,dedi. Bişr, ağlamaya başladı ve;

-Bana kızıyor mu, şiddetli azap mı yapacakdedi... Rüyâyı dinleyince arkadaşlarına;

-Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir daha beni buralarda göremeyeceksiniz,dedi. O zâtın yanında hemen tövbe etti...

OandaBişr'inayağında ayakkabı bulunmadığı için, hiç ayakkabı giymedi. Sebebini soranlara, "Allahü teâlâya tövbe ettiğim zaman yalın ayaktım. O zaman giymediğim ayakkabıyı şimdi giymeye hayâ ederim. Allahü teâlâ Bekara sûresi yirmi ikinci âyetinde meâlen;