"İhlâslı olun, yoksa helak olursunuz!"

"Allahü teâlânın bir kulunu sevdiğinin alâmeti, o kimsenin hayırlı işlerle meşgul olması, boş lüzumsuz işler konuşmamasıdır."

Ma'rûf-i Kerhî hazretleri, evliyânın büyüklerindendir.815 (H. 200) senesinde Bağdat'ta vefât etti.Sofiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Tasavvuftaörnek, Hak teâlâya giden yolun rehberi, çeşit çeşit mârifetlerle seçilmiş zamânındaki âşıklarınefendisiydi...

Ma'rûf-i Kerhî'nin babası ve annesi Hıristiyandı.Çocukluğunda onu bir papaza gönderip,Hıristiyanlığı öğretmek istediler. Gittiği kişi "Teslis" akîdesini söyleyerek, "Allah üçtür" deyip Allahüteâlânın bir olduğunu inkâr ettikçe, o da, "Allah birdir", derdi. O ısrar edip dövdükçe, "Allah birdir"derdi.Bundan sonra âilesini de terk etti. İmâm-ı Ali Rızâ hazretlerininyanına giderek Müslümanlığı öğrendi. Sonratekrar âilesine dönüp babasının ve annesinin de Müslüman olmalarına sebepoldu. Daha sonraDâvûd-i Tâî hazretlerinden ilim ve feyz alanMa'rûf-i Kerhî hazretleri,tasavvufta çok yükselip, insanları irşâd etti...
Bu mübarek zatın, kerâmet, menkıbe ve güzel sözleri çoktur. Buyurdu ki:

"Üstün olmak sevdâsında olan, ebedî olarak felâh bulmaz, kurtulamaz."

"Allahü teâlânın bir kulunu sevdiğinin alâmeti, o kimsenin hayırlı işlerle meşgul olması, boş lüzumsuz işler konuşmamasıdır."

"Muhabbet, öğrenmekle, öğretilmekle elde edilen bir şey değildir. Ancak Allahü teâlânın ihsânı ile elde edilir."

"Amelsiz Cenneti istemek ve emredileni yapmadan rahmet beklemek, câhillik ve ahmaklıktır."

"İlim sahibi, ilmiyle amel ettiği takdîrde, bütün Müslümanlar onu sever."

"Kim kibirli olur, kendini büyük görürse Allahü teâlânın gadabına düçâr olur. Kim tevâzu sahibi olursa, Allahü teâlâ onu yükseltir. Kim Allahü teâlâya tevekkül ederse, Allahü teâlâ ona yardımcı olur."