Rabia-i Adviyye hazretleri:"Gök tunç olsa, yer demir kesilse, bir damla yağmur düşmese, yerden bir tek bitki bitmese rızıktan endişe etmem!"
İsmâil adındaki salih bir zatınüç kızı vardı. O günlerde bir çocuk daha bekliyorlardı. Nihayet beklenen gün geldi ve hanımı nur topu gibi bir kız çocuğu daha dünyaya getirdi. Adını Râbia yani"Dördüncü"koydular...İsmâil Efendi çok fakir olduğundan Râbia doğduğu gece evde ihtiyaç olan şeylerden hiçbiri yoktu. Bu duruma hanımı çok ağlayıp mahzûn oldu. Efendisine;-Karşıdakikomşuya gidip, bir miktar kandil yağı isteyebilir misindedi.İsmâil Efendi, Allahü teâlâdan başka kimseden bir şey istememeye söz vermişti. Bununla beraber hanımını üzmemek için komşuya gitti. Kapıya elini sürdü ve geri gelip, hanımına"Kapı açılmadı" dedi. Kadıncağız daha da mahzunlaştı. Gözlerinden sicim gibi yaşlar süzüldü.İsmâil Efendi deçok üzüldü... Bir ara başını dizine dayadı ve öylece uyuyakaldı... Rüyâsında Peygamber efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) gördü. Resulullah efendimiz, kendisine buyurdu ki:-Hiç üzülme! Bu kızın, öyle bir hanım olacak ki, ümmetimden yetmiş bin kişiye şefâat edecek. Yârın bir kâğıda; "Sen her gece Peygamber efendimize 100 salevât-ı şerîfe, cumageceleri de 400 salevât gönderirdin. Bu cumagecesi unuttun. Bunun kefareti olarak, bu yazıyı sana getiren zâta dört yüz altını helâl parandan ver" diye yaz ve sonra o yazıyı Basra Vâlisi Îsâ Zâdân'a ver!İsmâil Efendi uyandığında, Peygamber efendimizi görmenin sevinciyle ağlıyordu. Hemen kalktı, buyurulduğu gibiyaptı. DoğrucaÎsâ Zâdân'ın yanına gitti. Vâli mektubu alınca, Resûlullah efendimizin kendisini hatırlamasının şükrü için, binlerce altını fakirlere sadaka verdi. Râbia'nın babası İsmâil Efendiye de mektupta yazılanı ve ona ilâve olarak pek çok altını da sadaka olarak verip, bir ihtiyâcı olursa tekrâr gelmesini tembîh etti. Aile böylece bolluğa kavuştuve kızlarına rahatça bakıp onu güzel edeb ve terbiye ile yetiştirdiler... İşte bu çocuk büyüdü ve bütün dünyanın tanıdığı hanım evliyanın büyüklerinden